19 Aralık 2009 Cumartesi

hemen 5 dakikada yaziveriyim 2 satir

gencler ve genc kalanlar...

sonuclari acikliyorum: yine cok mu mutluyum az mi mutluyum belli degil..

konuyu degistirelim; son zamanlarda dinledigim bir kac guzel muzikten bahsedeyim.

Mew'den repeater beater sarkisi dun defalarca dinlendi. guzel muzik ve album, bu bunyede bu muzik her zaman is yapar.

Bi de LCD Soundsystem'in albumu var guzel, ama sakin bunu metalci arkadaslarimiz dinlemesin. temiz elektronik..

esas 10-15 gundur Birsen Tezer hanimefendinin Cihan isimli albumune kafayi taktim. linke tiklayarak biraz tadina bakabilirsiniz albumun. bazen nagmeli vokaller az da olsa rahatsiz edebilmekte fekat genel olarak guzel. 
ozledigimiz Bulent Ortacgil havalari da var. Hafif etnik jazz tinilari da bizi bizden almaya aday.  

Bilsen
Ciglik Cigliga 
di gel yanima

bunlar favori sarkilarim efendim.






ukala insanlari hic sevmiyorum. 
bok mu var yani.
bunu da burdan belirtmis olayim.


dun aksam egosuyla savasan bir gangsterin hikayesini anlatan Revolver isimli Guy Ritchie filmini izledik. biraz karisik geldi. 
Filmin gangster baglami orijinal ve guzel fakat filmin esas anlatmaya calistigi konu biraz karmasik.. e yani egosuyla savasan gangster ne demek zaten di mi ehehe. adam bir mucadele icinde devamli, megerimse derdi kendisiyleymis.

hem gorsel tarzi hem de gangster hikayelerinin anlatimi guzel ama.. amasi ama...

filmdeki su laf guzeldi: kendinden daha iyi bi rakiple oynamazsan asla daha iyi bi oyuncu haline gelemezsin..
hoy hoy!
bu 'hep daha hep daha!' moduna da basliycam yaa.. guzel bir alinti olarak yazayim dedim ama yazinca da bi killandim hani.

gecen hafta Avatar'i izledik. Tavsiye ederim. bizim Avatar- the last airbander degil bu aman karismasin. bence filmin hikayesi biraz klise ama gorsel dunyasi ve sunumu gayet guzeldi. 3 boyutlu gozluklerle kafamiz biraz sismis olabilir, ama 3 boyutlu izlemeye deger bi film.

30 yas bunalimi midir nedir fena carpti bu sene beni. aman yanlis anlasilmasin ben ne zaman yavrulayacagim gibi bi bunalim degil de, ben ne zaman buyuk adam olucam gibi bi bunalim daha cok.

operim
ne yapsak bu aksam bilemedim.

hepinizi dovucem
kilim abijim.
fundalar

11 Aralık 2009 Cuma

bu haftasonu cok eglenelim bari...
ne gerek var canim depresif depresif...
peh.

10 Aralık 2009 Perşembe

bekleme yapma, ilerle!

bu sabah yine zamanin emrettigi her zamanki saatte kalktim. ama okulu kiriyormus gibi kalktim, aceleci davranmadim.. bi fincan kahve pisirip evde kendime birazcik zaman tanidim..

bencilligim icinde gecen birkac on yilin ensesinde bir muhasebeci gibiyim. nedense etrafimda gordugum herkes de kendi hayatlariyla ilgili oyle..

sokaga kis aylarinda sabahin korunde ciktigimda hep gozlerim yasarir ve aglarim. ve bu dogal fizyolojik tepkime hep psikolojik bir anlam yuklerim: su an bu saatte ve bu anilikte sokakta olmamaliydim diye kendime eziyet ederim..

yaptigim minicik aktivitelerin reklami pesinde degilim... cunku bunlar gunluk hayatin icinde minik minik masturbasyonlar.. ve asla tam olarak yetmeyeceker, sadece oyaliyorlar...

bu hayatin boyle gecip gidecegine inanamiyorum ve buyuk adimlar atmaktan aciz bu bacaklara kiziyorum..
dun izledigim bir filmde soyle birseyler diyorlardi: nasil adim attigini durup dusunursen bunu anlayamazsin, ve durup bunu anlamaya calisirken adim atamaz hale gelip, oylece kalirsin... ya da buna benzer birseyler iste..
evet galiba fazla dusununce hareket kabiliyetini gercekten olduruyorsun.. dusunmeden sadece yapmak lazim belki de.

aferim bana
iyi geceler.....
saglicakla,
funda.

4 Aralık 2009 Cuma

yesil


yılların birlikteligine elveda...

5 yıldır 4 mevsim 3 vakit 2 gözümle ozdeslesmis 1icik yesil gozluklerimi sonunda kırdım...

2 Aralık 2009 Çarşamba

bayram seyran

bu bayramda umdugumu bulamadim..

kotu de gecmedi ama ortalama diyelim..

aile ici saglik problemleri yasadik.. annemin karacigeri error verdi, sokak sokak enginar suyu aradim. evet: enginar suyu diye bisey varmis bu hayatta...

onun haricinde kendi capimda eve kapanip film izleme modum devam ediyor..
bi de sanki okuyabilecekmisim gibi hayvan gibi kalin sinema kitaplari aldim.. iste kendi kendime takiliyorum..

gecen hafta kapilardan birinin camini boyadim. pek guzel olmadi sanirim ...

arife gunu yarim gun calistik, ogleden sonra burcu hanim beni Claudia Cardinelle ve Ismail Hacioglu'nun basrollerini paylastigi bir filmin cekimlerine goturdu.. Kartal'da nefis bir ev bulmuslar, italyan havasi vermisler.. burcu hanimlar set fotografcisi olaraktan gidip ekibin calisirken fotolarini cekiyordu. ben de onun asistani ilan ettim kendimi, cep telefonumdan burcunun fotolarini cektim... evet onemli bir is yaptim. ben cekmesem set fotografcisinin sette calisirken fotograflari cekilmeyecekti!!

Claudia Cardinelle cok onemli birisiymis, yani bizim annelerimiz-babalarimiz icin.. Ankara'dan falan hayranlari gelmisti o gun, kapaginda Claudia hanimin nefis pozlarinin oldugu ben diyim 30, siz deyin 40 senelik Ses mecmualarini getirmis imzalatiyorlardi wallahi.

en guzel aktivitemiz pazar aksami Babylon'da izledigimiz Woven Hand konseriydi.. kopuk bi abimiz vardi sahnede.. sarki aralarinda yanaklarini- kendini tokatliyordu paso..
kendini tokatlamadigi anlarda da mikrofonu yumrukluyordu..
baya guzeldi kafasi..
davulcudan cok etkilendik bi de.

oncesinde benim evde ufak bi toplasma, drink alma aktivitesi yaptik.. bu faaliyete viski getirenler oldu, e biz de ictik tabi.. konserde algilarimizin kapilari acikti kisacasi. sonrasinda ben de taximde naralar atmak suretiyle eve biraz zor dondum.. kafasini utuledigimiz sevdigimiz insanlardan ozur dilemeyi borc biliriz..

bugun sirkette 10 kadin ve 1 erkekten harac kesmek suretiyle 80 tl topladim.. ve bu parayi dunyanin en komik sitesine yatirdik: astrolojist.com.. evet yanlis duymadiniz. yillik uyelik aldik.. neden yaptik, ben nasil bulastim, parayi veren 1 erkek kimdi... bu detaylara girmeyecegim :)

kisaca boyleyken boyle

sakin sakin
yavas yavas
adim adim...

fund

26 Kasım 2009 Perşembe

bayramda evdeyim..
beklerim..

19 Kasım 2009 Perşembe

o vakit ben besiktas balik pazarina gidiyorum
yemeye muhabbete

siz de saglicakla kaliniz
operimm

17 Kasım 2009 Salı


dun mutluydum
bugun mutsuzum...
olamaz mı!?


16 Kasım 2009 Pazartesi

über Alles

dun ALES sınavına girdim, itu maslakta.

beynim patladı.

bir torbadan alınıp baska torbaya atilan toplarin kirmizi olma olasiligi, gargara kelimesinden yazilabilecek kac farkli kelime oldugu, bir cemberin etrafindan birbirine yaklasan iki aracın kac turdan sonra tekrar bulusacagi... vs vs...

butun bu probemler sizde de derin bir "aahhh imdaatt" hissi yaratmistir eminim...
sınavda şoka girmiyim diye oturup cumartesi gecesi saati 01.00 sularında boyle kıl tüy konulari hatirlamaya calismistim, itiraf ediyim..
ama bi faydasını goremedim

zira yaklasık 20 soruyu goremedim :) yani kolay miydi zor muydu fikrim yok..

6 yıl once de ales'e girmistim,
o zaman butun sorulari gorebilmistim...

demek ki birileri beynimi yemiş bu gecen 6 yılda..

hmmm calistigim sirketler olabilir mi?
ya da zaman gecirdigim insanlar?!!
ictigimiz galon galon içkilerr...
ya da bizzat ben kendim yemiş olabilirim beynimi..

insan senede bir kere ales'e girmeli...
vallahi
neler düşündürüyor...

operim
fundaa
mutluyum

mutlusun

mutluyuzzz..

12 Kasım 2009 Perşembe

bugun

hayatimin dinlemesi en zevkli kahve falini dinledim..
sirkette elimde kapanmis kahve fincaniyla dilenci gibi kapi kapi dolasiyordum..
didem imdadima yetisti.
walla oyle guzel seyler dedi ki inanamazsinizz!!

gorunuse gore 5 yil icinde buyuk bir maceraya imza aticam gencler, haberiniz olsun......

gazimi aldim..
cok heyecanli!!


'wild is the wind' dinliyorum.....
sari orumcek david bowie farkiyla....
tum sevenlere armaganim olsun......

....for my love is like the wind, and wild is the wind....

uzuntu ve muz kabugu

kendimi biraz yalniz hissediyorum...






dun aksam 59 yapimi 400 darbe (400 Blows, Les Quatre Cents Coups) filmini izledim.. begendim, basroldeki oglani daha da begendim. cocuk film cekilirken, yani 59da 15 yasındaymıs, 1944 dogumluymus.. filmin devami sayilabilecek bir film daha varmis, onu da merak ettim acikcasi. (basrol karakterinin ayni isimle 10 sene sonraki hali su filmdeymis: Baisers Voles)..

filmin sinema tarihindeki onemine girmeyecegim, heryerde yaziyor zaten...

onceki gun de yine 59 yapımı North by Northwest'i izlemistim.. ha ha cok eglendim izlerken.. zaten hepimiz pek cok sahnesini biliyoruz filmin. cidden eglenceliydi..

hani su: bir ucagin kahramanımızı tarlada kovaladigi sahnesi olan film..

ya da surdan kesin hatirlarsiniz: kahramanımızın, kotu adamlarin elinden kurtulmak icin muzayedede dalga gecerek ve olay cikararak kendini zorla polislere tutuklattirma sahnesi








neyse...
kendimi hala yalniz hissediyorum, geçmedi..
ve burnum akiyor.

aksam konserdeyim, gelismeler yarin burda.. (@balans, god is an astronaut)

9 Kasım 2009 Pazartesi

bugun

butun yengecleri protesto ediyorum.

80gunde20alem- hakancigimiz onumuzdeki ay gidiyor!!

80gunde20alem.com 'Tak' from Hakan Gulgonul on Vimeo.



80gunde20alem.com, bir multimedya seyahat günlüğü projesidir.
Jules Verne’in klasikleşmiş “80 Günde Devrialem” romanının web projesi olarak yeniden yorumlanışıdır.
80 günde, 3 kıtada, Türkiye’den vize istemeyen 20 ülke gezilecek:
Asya(7 ülke) - Tayland / Malezya / Singapur / Filipinler / Hong Kong / Güney Kore / JaponyaGüney Amerika (9 ülke) – Kolombiya / Kosta Rika / Nikaragua / Jamaika / Ekvator / Şili / Arjantin / Uruguay / BrezilyaAfrika(4 ülke) – Güney Afrika / Kenya / Tunus / FasHer ülkede ortalama 3 – 4 gün kalınacak ve bu süre içerisinde video çekimleri yapılıp montajlanarak webisode’lar halinde siteye yüklenecek.
Bunun yanında, bir de fotoğraflar yüklenecek.Webisode’lar, alışılmış gezi programlarından farklı olarak video-art tadında (?) olacak. Her ülke için ortalama 3 - 4 dakikalık bir video, kısa bir yazı ve fotoğraflar yayınlanacak.
Ziyaretçiler webisode’ları eşzamanlı olarak takip edebilecek, yorum yazabilecek ve hatta isteyenler istedikleri zaman projeye dahil bile olabilecekler. Nasıl mı? Turu bir yerinden yakalayıp, katılarak...
Her webisode, “geldim, gördüm, yedim” konsept akışını izleyecek. Geldim, nerede olunduğu ile ilgili iken; Gördüm, o ülke sınırları içerisinde görülmeye en değer karelerin kolajını içerecek.
Yedim ise her yerin kendine has yiyecek kültürünü yansıtıyor olacak.
Projenin belli safhaları belirlenmişse de, spontane açılımlara fazlasıyla meyilli olacak.
Bakalım bu çocuk ne halt edecek?
Başına neler gelecek?
Eğlenecek mi? yoksa sürünecek mi?
Bütün parayı ilk iki ülkede bitirip geri mi dönecek?
Bize neler izletecek?
Katılanlar olacak mı?

6 Kasım 2009 Cuma

haftasonumu

haftasonumu sükunet içinde geçirmeye karar verdim.

hatta mümkünse haftaya pazar girecegim ALES sinavi icin oturup 1 test cözme planim var :)
4 işlemi unuttuk, test mantigindan kopali 10 sene oldu.
2-3 soruya 25 dakika zaman harciyorum ve akabinde beynim zonkluyor zaten.. uzun zamandir calismiyor cunku.

bugun hava güzelleşti neyse ki, benim de asabim paralel olarak güzelleşmeye basladi.

burda, nisantasinda, 2-16 kasim donemini Kayra'nin sponsorlugunda sarap haftasi mi ne ilan etmisler..
butun sosyetik restoranlarimiz 20tl'lik sarap menuleri olusturmus.. (zazie, kırıntı, casita, midpont, housecafe.. vs.)
biz de ogle aramızda Kırıntı'ya giderek sarabimiz esliginde menumuzu tukettik.. catladık, cok yemişiz.

dun de aynı etkinlikler kapsamında "sarap yemek uyumu" diye bi workshop'a gittik.. cok eglendik :) 5 cesit sarapla 5 cesit yemek tattık.. hocamiz saraplarin dinlendikleri ficilarinin meşelerinin aromalarindan bahsederken ben hafif sarhos olmustum ve film koptu zaten.. sarap kültürü beni aşıyor... yedim, ictim keyfime baktim ozetle :)

boyle işte
guzel hersey!

yarin sabah Mithat Alam'da uzakdogu sinemasina devam... bunu seyredecekmisiz: Tayvan: Kohi Jiko, (Cafe Lumiere, Hou Hsiao Hsien, 2003)

bilmiyorum :) gorecegiz nemenem bisey :))

operimm
fundalikk

4 Kasım 2009 Çarşamba

shopping and f***ing

dun aksam izledik..
alışveriş ve s***ş..
tavsiye ederim


DOT "2009/2010 TİYATRO SEZONU" YENİ OYUNU
SHOPPING & F***ING / ALIŞVERİŞ ve S***Ş


PRÖMİYER: 4 KASIM 2009
Yazan : MARK RAVENHILL
Yöneten : MURAT DALTABAN
Çeviren: ECE DİZDAR
Oyuncular:ECE DİZDAR TUĞRUL TÜLEK SERKAN ALTUNORAK İBRAHİM SELİM CEM ÖZEREN
Yönetmen Yardımcısı: İpek Türktan
Dramaturji ve Proje Ekibi: Nurcihan Yücel, Pınar Töre, Mert Öner, Duygu Kocaağaoğlu, Özge Erdem, Gözde Kocaoğlu, Mert Can Sevimli, Emre Yetim, Tuğçe Altuğ, Damla Sönmez, Tevfik Şahin.Video: Aslıhan Erguvan

1 Kasım 2009 Pazar

haftasonumm

abilerim aplalarimm

havalar anormal derecede sogudu.. aniden eldiven atki formatina gectik..

dun cok heyecanlandim.. 
ufak bi kamera almaya karar verdim. hepinizi cekicem, hepinizi!
biraz bugun fiyatlarina baktim, max 1500 liraya 10 taksitle cozerim ben bu isi.. bu ay olmasa da gelecek ay kesin!

cuma aksami 'sex, lies and videotape' filmini izledim.. daha once izlememistim, pek hosuma gitti. ordaki sapik abi gibi sapik sorular sorucam hepinize kamera onunde!

cumartesi sabahi saat 9da 'fargo' ile actim gozlerimi.. bayildim filme, afferim pek guzel olmus.boyle filmlerden 10 tane verseniz aksama kadar izlerim kanaatimce. 
sonra 4 haftadir heyecanla kostugum mithat alam film merkezine kostum, yagmur da sel gibiydi billa..
su hani film izleyip hakkinda laga luga yaptigimiz seminere yani. orda da 49 yapimi bir Ozu filmi izledik, ardindan da Ozu hakkinda Wim Wenders'in yaptigi ozgun bi belgeselimsiden yarim saat izledik...

adamin hayati ve tutkusu beni cok heyecanlandirdi.. vayy bee dedim.

bugun hava pek fenaydi. kaloriferler yandi artik.

bugun aksamustu 7 yasindaki yegenimin 7 kiloluk bowling toplarini nasil yere caldigini sevinc ve dehsetle gozlemleme olanagi buldum. o findik kadar ayaklara nasil da yakismis bowling ayakkabilari! 
sozlestik, bu haftaici bi aksamustu bowling turnuvasi duzenleyecegiz.
soz mu dedi, soz dedim
yemin et dedi, yemin ederim dedim..
donus yok artik...

evdeyim, az once 'eternity and a day' diye bi film izledim, sevdim ama biraz agir geldi.. 

neyse bakalim
yarin pazartesi...
2 kasim, pazartesi........
guzel olmasini diledigimiz bir haftaya simdiden merhaba!

24 Ekim 2009 Cumartesi

hello

2.5 senedir acmayan acelyam bu sabah gordum ki cicek acmis.. ciceginin rengini unutmustum, cook acik pembeymis..
bi de hollandadan alinan laleler var, daha onceki denemelerimde yasatamadim bu evde.. son aldiklarimi yakinda dikmem lazim.
sana sari lalaler aldim, cicek pazarindan...

lale cicegini diger ciceklere gore daha az sevdigimi tespit ettim. bunda buyuksehir belediyesinin korkunc dizaynlada bize sundugu lale sergilerinin payi cok buyuk olabilir..
biraz kiro bi cicek sanki..
neyse bakalim evde bakarken fikrim degisebilir..

simdi okula gidiyorum, guney amerika sinemasindan bir ornek izliycez hepberaber, sonra hakkinda konusacagiz vs.. solanas filmiymis. tam olarak tanitiminda soyle yaziyor: Güney Amerika Sinemaları: Büyünün ve Katı Gerçeğin Dünyası Film:ElViaje (TheVoyage, Fernando Solanas, 1992)
 

bugun hava cok guzel..
okulda cimlerde yuvarlanicam filmden sonra.

dun aksam Haneke'nin son filmini iledik.. cok begendim. gayet saglam ve guzel olmus. Adi 'das weisse bant, beyaz bant'.. izlersiniz..

saygi sevgi muessesi
optum'
funda

20 Ekim 2009 Salı

riccardo

dun Costa-Gavras'in son filmi "Eden is West- Cennet Batıda" filmini izledim.

oldukca basarili bir filmdi.. gayet iyidi.

basroldeki cocugu nerden taniyorum, nerden taniyorum diye kıvranırken sabah buldum: 2 yıl once ulkemizde vizyona giren, o yılki film festivalinde de izleme firsati buldugumuz italyan filmi "abim evin tek cocugu" filminde basrolde oynayan yavru cıktı.

adı Riccardo Scamarcio imiş. 79lu. hos adam. whodatedwho diye sacmasapan bi siteden kimlerle date ettigine baktik sabah sabah, ne luzum.
nedense filmekimine bakışım fazla kadın gozuyle gidiyor bu sene. "riccardo yavrum, benicio sen de supersin" falan.
seviye dustu
bu son yakışıklı yazımdıR!
duyrulur...
bak kızdım şimdi :p

18 Ekim 2009 Pazar

commandante

filmekimi iyi gidiyor..

dun izledigim ken loachin son filmi beni cok etkiledi.. Looking for Eric. basroldeki abimin cikmazlari, hicbirseyden kacamayisi ve eric cantona'ya olan hayranligi, stoned kafa onunla muhabbetleri vesaire.. aldi goturdu beni.. imdb kitlesi duduk ay pardon dusuk puan vermis, keyfi bilir.. ben tam puan veriyorum.

bi ara agladim hatta, cok duygulandim iste. bu filmde aglayan tek kisi olabilirim..
saglam film, izleyin..

bugun de 4.5 saatlik bir maratonla arka arkaya che filmlerini izledik. sadece che'nin olum anini gormek icin bile izlemeye deger.. 

ve ulan ne buyuk hayatlar! hey gidi hey heyy..

vee commandante rolunde izledigimiz benicio del toro, i love you beybi... bu ayin yakisiklisi sensin!

neyse efendim
iyi gidiyor filmekimi.

ben de iyiyim.
operim

15 Ekim 2009 Perşembe

gunaydın!!

guzel bir gun..
persembeye geldik, yarin cuma ve sonra filmekimi maratonumuz basliyor...
hadi bakalim..
guzel gunler, bizi bekler...

forward mantiginda inbox'ima dusmus "Betul Mardin'den ogutler" baslikli bir yazi okudum az once kahvaltimi yaparken..

8. madde beni benden aldi:
"Olumlu olacaksın!"

9. madde
"Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin!!"

oy oy!
neyse ben bugunluk olumlu olmakla basliyim, yarin diger kadinlara dikkat ederim..

evet ne diyorduk,

guzel bir gun..
persembeye geldik, yarin cuma ve........


14 Ekim 2009 Çarşamba

..

Life is a bitch and everything stinks.
My pain is so bad I can hardly think.
I'm afraid to live, I'm afraid to die.
The world's so messed up, I can't even cry.

13 Ekim 2009 Salı

sportif faaliyet

aylar sonra dun, pilates dersine gittim

evet yanlis duymadiniz! aylar sonra..

aylar once burda biyolojik yasimin 26 oldugunu, spor salonuna yazildigimi ama amacımın sadece zaten cook zengin olan Mars grubu sinemalari ve spor salonlarının sahibi sayin E.F. beye ne kadar istiyorsa parasini verip spor yapiyormusum edasiyla vicdanımı rahatlatmak oldugunu belirtmistim..

agustos- eylul- tatiller-berlinler- bobrekler: zaruri istirahat-- derken 2,5 aydir spor salonundan iceriye girmemistim..

dun gittim..
tezahuratlarla karsilandim.. vaay sen buralarin yolunu bilir miydin gibilerinden...

neyse efendim,
pilates cok iyi geldi..
sirtimdaki butun eklemler acildi kanımca.
ustune de 9 saatlik bi uyku cektim, deliksiz..
pamuk gibiyim vallahi.


bu yazının ana fikri: spor iyidir, ozellikle kendine, zihnine yogunlastigin salon sporlari, pilates, yoga, thai chi vs.-- hepsini yapmali, evet hepsini...

bu yazının yan fikirlerinden biri: spor salonlarinin sahipleri zengin insanlar..

boyle işte!
imza: fundik hanım.

8 Ekim 2009 Perşembe

she's like the wind-- ya da (500) days of summer

dun aksam (500) Days of Summer filmini izledik..
Altyazi dergisinin on gösterimiydi, kendilerine tesekkuru borc biliriz..

Acıkcasi filmle ilgili beklentim cok cok yuksekti.
Soyle uzun zamandir agiz tadiyla bi romantik komedi izlememistik, ustelik soundtrackini de öve öve bitiremiyorlardi..

konumuz su: "erkek kiza asik olur, ama kiz erkege aşık olmaz... ve olaylar gelisir.."

milyon defa işlenmiş bir konu, evet.. dolayisiyla nerden, nasil baktigin, nasil ele aldigin pek onemli.

asagida filmin fragmani var efendim.






ben sahsen filmde cok guldum, sevindim, derin derin iç çektim vs...

sahne sahne anlatmiyim simdi.. yazik olmasin..

soundtrack de guzel..
The Smiths sarkilari zaten filmin ekseninde..
soundtracki dinlemek icin boyle buyrun: http://www.500daysmusic.com/

soundtrack'ten favorim tabiki de rahmetli Patrick Swayze'den "She's like the Wind" :))
ortada giren saksafon falan, beni benden aliyor, ciddiyim!
filmin ozeti de bu sarkinin sozlerinde..

Basrolde oynayan kizimiz (Zooey Deschanel) aynı zamanda She&Him grubunda sarkilar icra etmektelermis. Gecenlerde birkac sarkisini dinleme firsatimiz olduydu, sevdikti.
buyrunuz myspace'leri
kizimiz artistik ve cool, evet..

filmde kiz ve erkek ayrilirken kizimiz "Sid ve Nancy'e döndük!!!" diyerek isyan ediyor, komik sahnelerden birisi.. Sid, bildigimiz Sex Pistols Sid Vicious..

bu komik gondermeye gulmusken bir baska rahmetlimizi daha vikipedi'den biraz daha detaylı hatirlayalim:

"10 Ekim 1978 Sid'in hayatı için bir dönüm noktası oldu. Nancy Spungen'in bıçaklanmış cesedi kaldıkları otel odasında (Chelsea Hotel) bulundu.100 numaralı odada Sid yakalandi 2. düzeyden cinayetle ve hemen ardından kefaletle serbest bırakıldı. Soruşturmanın ardından polis, cinayetin uyuşturucu satıcıları arasındaki bir antlaşmazlık sonucu işlendiğine karar verdi. Duruşma zamanını beklerken Sid'in firar ettiği haberi geldi ve 2 şubat 1979'da cesedi bir otel odasında bulundu. Yüksek dozda eroinden ölen Sid, 21 yaşındaydı."

neyse ne diyorduk..

evet, hmmm..

filmde aska inananlar var, inanmayanlar var..
ben sahsen inanirim..

ayrıca ruh esinizi kucaginiza dusurmenin formulu de bulunmus:) yani filmin boyle bir iddiasi yok ama aynı sey 3 kere tekrarlaninca ben kendimce oyle yorumladim..

formul su:
"birisini kendinize asik etmek istiyorsaniz, tanısma diyalogunda onu kalbinden vuracak, cok ilgilendigi bir ilgi alanindan bahsetmelisiniz. eger bunu basarirsaniz ruh esiniz kucaginiza dusmus demektir!"

soyle ki:
ilk olarak oglumuz kizimiza asik olurken Smiths muhabbeti donuyor ve "vaaay sen de mi Smiths seversin" diyip oglumuz hop kizin aglarina dusuveriyor.
2. ask vakasinda kizimiz bizim kim oldugunu bilmedigimiz ruh esini buldugunda, Dorian Gray okuyor. ve adam hoop a cok guzel kitap falan diyip manitayi omur boyu bagliyor.
ve son olarak 3. ask carpismasinda sehrin kesfedilmemis en guzel yerleri uzerine bir ortak nokta bulunuyor vs vs..

kemal sunal'in bi filmindeki "kiz tavlama sanati" kitabi geldi aklima, guldum simdi.. hani ahu tugba'yi bi turlu tavlayamiyordu, "cok guzel dansederim, israr ederim" gibi seyler diyordu ..

neyse biraz daginik kafam, toparlayamadim yaziyi..
keselim burda en iyisi..

dun gece tansiyonlu bi ruya gordum! ayyy diyerek sicradim ve uyandım!
peki bu bilgi sizin ne işinize yarayacak??
bilmem..
operim
fundalar

1 Ekim 2009 Perşembe

kuzular,
cumartesi sabahlari soyle bi aktiviteye basliyorum...

30 Eylül 2009 Çarşamba

filmekimi

yavrularim,

filmekimi yaklasiyor biliyosunuz..
benim secimlerim asagida...
cakisirsak gorusuruzz...

17 ekim cts: 19.00 gel porno cevirelim
21.30 looking for eric

18 ekim pzr: 16.00 che
19:00 che

19 ekim pzt: 19.00 cennet batida

21 ekim cars: 21.30 whatever works

22 ekim pers: 21.30 zamanın tozu

23 ekim Cuma: 21.30 das weisse band

24 ekim cts: thirst

25 ekim pzr: 13.30, 9
19.00 a serious man

28 Eylül 2009 Pazartesi

dağıldım, gittim.........



kulagimda "oi va voi- refugee"..

24 Eylül 2009 Perşembe

MyBerlin

evlatlarim,

berlin'de harika zaman gecirdik.. sehre asik oldum diyebilirim.. "gel berlin'e gidelim" derseniz, gelirim, gideriz.. Mesela 16 Kasimda Morrissey konseri varmis.. hmm..

Gelin gorun ki, yapmaya calistiklarimizin onda birini yapmayi basardik. Her gun sıkısık ajandalarin pesinde kostuk, fakat talihsizlikler yakamizi birakmadi :)

son gun tight ajandalarimizin ucunu biraktik, Kreuzberg'de Admiral koprusu civarinda kugularin arasina biraktik kendimizi, gokyuzune, sogutlere daldik..

bi dakika, bi dakika-- bastan baslayalim:

Almanya gezimizin sloganı "Susan Miller'a inat!"dı. Suzan Hanım (kendileri pek unlu bir astrolog) aybasinda bu ay ikizler burcunun durumunun berbatov + fecahat oldugunu bize israrla bildirmisti. Ustelik aylık yorum kısmında 15-25 eylül arasında asla seyahat etmeyin bile yazmisti.. bİz 2 ikizler kadını (sinerjimizle onuzlar ettik) dustuk berlin yollarina, Susan Miller'a inat!

Kreuzberg'de otel oldugunu sandigimiz ama daha sonra ev oldugunu gordugumuz Das Hotel'de konakladık. Dunya sevimlisi Carsten'in konugu olduk. Kendisi cok yonlu bir insanmis :)

Kaldigimiz ev 4-5 kisinin rahatlikla yasayabilecegi buyuk ve ferah buyuk bir evdi. Yuksek tavanli falan, Cihangir evleri tadinda. Otelimizin bari da cok afilliydi.

Fakat dedim ya, kahpe kader aglarini ormustu.. Ela'cigim 2. gunde atesler icinde yatmak suretiyle agir bir gribal enfeksiyon gecirmeye basladi.. Bu gelisme bizim gece hayatimiza ciddi bir sekte vurdu.

Ama gunduzleri tam turist gibi takildik, hemen her gun, sabah 10-11 gibi yollara dokulup, aksam 22.00 gibi odamiza pestilimiz cikmis vaziyette donup bayildik. Gece uyurken tabanlarimda karincalar kimil kimil dolastilar her gece :/

Sinema Muzesini, tarihi Hayvanat Bahcesini, Bergama Muzesini, SanatSepet galerilerini, Tor'u, Muzeler bolgesini Franzosische Str.yi, PrenzlauerBergi, Mitte'yi, Oranienburger civarini, Kreuzberg'i, NeuKoln'u.. falan filan bi suru yerleri gezdik işte.

Zamanla yaristik..
Harita ve yol uzmani bendim, ve bu işten inanilmaz keyif aldigimi bilmezdim..

Berlin 'sokak sanat'larini gozlemledik, bu konuda guzel bi kaynak kitap da aldim hatta..

Her gun meshur sosisleri Wurst'u super kori sosu ile bira esliginde, citir Crossant'larini kahve ile tukettik--

Valla ben sahsen Alman erkeklerini cok begendim. Hepsi gayet boylu poslu endamli.. kafataslari guzel abicim, yuvarlak falan.. elmacik kemikleri cikik, mavi gozler, adidoz ayakkabilar... ehem neyse, guzellermis.. karsidan bakmakla yetindik elbette..

bit pazarina gitmek icin cok ugrastik, ama malesef bulamadik.. oysaki cok merak etmekteydik..

Hasılı, yuruduk babam yuruduk..
ve her gun Krombacher ictim!

cok ama cok sevdim kenti.. zaten metroydu ulasimdi olayi tamamen cozmusler faslini cok uzatmiycam.. Ve de yemyesil bi kent olmasi beni cok sasirtti.. istanbulla alakasi yok.

gezdik, gorduk, geldik
vici, bici, vidi..
mutluyuz...

yours,
funda

ps. fotolar push the tempo'da

17 Eylül 2009 Perşembe

bir yakisikli

bir yakisikliya daha veda ettik..
cocukluk fantazyalarimiza yon veren; masum yuz ifadesi, nefis danslari ve kaslariyla ruyalarimizi susleyen Patrick Swayze hayata gozlerini yummus..

anisina time of my life linktedir..
filmin (Dirty Dancing) finalindeki bu herkesin dansa katilma hikayesi de oldum olasi beni cok uzmustur..tam boyle tuylerimiz diken diken oluyor, romansa kaptiriyoruz, bi anda herkes en sebek haliyle final dansina katiliyor, luzumsuz diyaloglarla beynimiz bolunuyor...cekilin kardesim, patrickle aramiza girmeyin!
neysee.. sene 87, olacak o kadar..

ne diyorduk, patrick swayze..
yakisikli adam, evet..

ve son olarak, ghost'ta en sevdigim sahnenin fotosunu sizlerle paylasmayi borc bilirim.
aah ah..

ps. o yıllarda Kenan Kalav'ı da begenirdim, bi itiraf..
ps2. vee rammstein manyakca bi klips cekmis, fena halde xxx, sasirdim.

--------------

dibine kadar 80ler romantizmi icin abimizin hos bir sarkisi
she's like the wind

berlininberlininberlin

evlatlarim!
ben yarin berlin'e gidiyorum..

bu senenin son tatili olacak kanımca, cunku iflasin esigindeyim..

berlindeyken arada firsat bulursam, buraya ciziktirmek niyetindeyim.. ona gore!

operim,
saglicakla..
funda

16 Eylül 2009 Çarşamba

hayat cok garip....
sanirim hicbirseyin anlami yok....

14 Eylül 2009 Pazartesi

beyaz

sevgili gencler ve genc kalanlar,

gectigimiz hafta bobreklerimden bir tanesi coook hastalanmak suretiyle beni fena uzdu. 8-9 kere oldukca yuksek derecelerde ateslendim, kah usudum, kah terledim.. vs vs.. hastanelik oldum kısaca..

Herneyse, artık hayat bundan sonra benim icin coook farkli olacak!!

haftasonu doktorumun tavsiyesi uzerine "kat-i istirahat" surecim basladi.. "sen dinlenmezsen, biz seni hastaneye yatirip dinlendiririz" demek suretiyle beni tehdit etti, korktum billa.

cumartesi modalarda, pazar gunu kuzguncuktaydim... nerde taksim, nerde konser, nerde sergi, nerde babylon.. yaa..

kisacasi saclarim bir gecede beyazladi sayın seyirciler... sukunete ani bir yelken actim.

Kuzguncuk'ta istavrit levrek palamut, gel sen burda derdi unut dedik...
gayet guzeldi..

yani hastayim & evdeyim
ziyarete beklerim....

boyle işte
funda

------
ps: ogle yemeginde Yasar Kemal de bizim yemek yedigimiz yerdeydi, heyecanlandik..

ps2: kardes blog Futbolmanya aldı basini yurudu, trafigi bayagi bi yukseldi, 2 trafik de siz yaratın, hadi bakiyim canlarim, zira bugun yazarinin dogumgunu :))

3 Eylül 2009 Perşembe

bugunlerde işler yoluna girmeye basladi gibi..
mesela bugun gayet keyifliyim.

bayramda elocanla berlin'e gidiyoruz.
yegenim bu sene okula basliyor.
işte işler pek iyi gitmiyor.
pampişle cok mutluyuz
fakat eylül ayı ikizler burcu icin berbat bi ay olacakmis...

aktivite pitirciginiz olarak istanbulda bizi bekleyen guzelliklerden bahsedelim. Misal, 11 eylülde Bienal basliyor.

ramadan sebebiyle pek de guzel bi aktivite yok sanirim.
gece hayati durgun.

after ramadan..

her sonbaharda dedigim gibi, wake me up when september ends..

saygiyla,
funda

30 Ağustos 2009 Pazar

biy biy biy

iyi seyler olacak, hissediyorum

26 Ağustos 2009 Çarşamba

http://fundakaya.blogspot.com/2008/08/yaz-geldi-yaz-gitti-geriye-ne-kald.html

gecen sene bu zamanlar yazmisim
bu blogda enn sevdigim listelerden birisi..

24 Ağustos 2009 Pazartesi

soysuzlar cetesi

yine bir tarantino dehasina daha taniklik ettik sayin seyirciler.

filmin son sahnesinde Brad Pitt 'this was my masterpiece' der, ve film biter... Rivayete gore sayin deli deha Tarantino da bu son filmi icin ayni dusuncedeymis ve son karede brad pitt'in agzindan bize bu mesaji iletmeyi ozellikle tercih etmis, filmini bu sekilde bitirmis... --bu haberin bi kaynagi yok, dogrulugundan emin degiliz.

nefis filmdi cidden, konusunu biliyorsunuzdur: Nazi doneminde bir grup antikahraman Nazilere kendince savas acar ve olaylar gelisir...

filmin Nazi ekseninde donmesi Tarantinoya saglam malzeme cikarmis: aksesuarlar, kostumler, almanca dilinin sert fonetigi, vicdansiz nazi subaylarinin klise acimasiz kahkahalari...  vs vs..

bence en saglam oyunculuk ve karakter; basroldeki Nazi subayindaydi.. Dalton cenesi, acidan zevk alan vicdansiz kahkahalari ve guce & iktidara tapan pure evil karakteriyle oldukca etkileyiciydi..

tarantino filminde ayak gormezsek sasirirdik: Diane Kruger'in ayaklarini bi Kulkedisi gondermesiyle gorduk, rahatladik.. hatun da ayrica tas gibiydi, helal olsun.

yine Kill Bill 1'deki gibi, enfes kamera hareketleriyle hoop yukardan bi anda dekor olan odalarin tepesine ciktik, odalarin arasinda evlerin tavani yokmuscasina dolastik vs vs..

Tarantino, artik cok kliselesmis ve kullanilmasi pek de tercih edilmeyen kamera hareketlerini bu fiminde de zevkle ve tam yerinde kullanmis.. ne kadarini yakalayabildim bilemiyorum, ama muthis zevk aldim.

kanli bi filmdi, malesef 4-5 sahnede full gozlerimi kapattim.. ama baska sahnelerde kahkaha atarken agzimi kapatmayi unutmusum, arkadaslarim beni uyarmak zorunda kaldi, kendine gel fundacim anirmadan gulelim lutfen seklinde :))

cok rahatsiz edici sahneler de vardi elbette.. mesela tek bir sevisme sahnesi vardi o da toplam 2 saniye surdu, ama yeryuzune gelmis gecmis butun erkeklerden tepeden tirnaga tiksinmem icin yeterli oldu. (tiksinmem gecti merak etmeyin)

elimizde muthis bir David Bowie sakisiyla evimize donduk.. En onemli sahnelerden birinde boru gibi sesiyle ortama nufuz eden Bowie'nin bu sarkisinin adi Cat People (putting out the fire)'mis... mutlaka dinleyin!! ben oyle yapiyorum bi saattir.

harikaydi.
kesin bi gun bi daha izliycem
cok zevk aldim

hadi filmekimi gelsin!
fundalik

17 Ağustos 2009 Pazartesi

fatih

gecen hafta katilmis bulundugum budapeste sziget muzik festivali
nefisti...

herseyden bu kadar kopup uzaklasilan bir aktivite daha olmamali gibi.
tek kelimeyle nefisti zigetvar seferimiz..

neler mi yasandi?? harika fotolar icin rokkaspalasa alalim sizi


afterparty every morning :))) 

11 Ağustos 2009 Salı

Szigetvar Seferimiz


yarindan itibaren Budapeste'deki Sziget Muzik festivalinde olacagimm
cok heyecanlı ve nefisss....
gelismeleri daha sonra yine bu blogda yaziyor olacagimm.

adioss!!
operss...

9 Ağustos 2009 Pazar

MFO Senfonik

while my guitar gently weeps...

bu aksam Senfonik MFO konserine gidiyoruz. 10 kisi...

ve fekat pek tadim yok.............

with every mistake we must surely be learning..
still my guitar..

californcation denen dizinin ilk sezonunu bi cirpida yedim bitirdim haftasonu.
boylece yaklasik 2-3 yildir kendi kendine filizlenmis olan dizi izlememe prensibimi temelinden sarsmis oldum.
guzel diziymis. izlenesi..
cikiyorum ben konsere dogru ufaktan.
bakalim bakalim nasilmis MFO ve Senfonisi.
----------------

Mazhar beyin kafasi cok guzeldi. ve kendileri Ozkan beyin tahammul sinirlarini baya bi zorladi, kesin kuliste kavga etmekteler su anda.

gunahiyla sevabiyla nefiss bi konserdi.
en sevdigim sarkilari caldilar.

3 saate yakin upuzun bi konserdi.
mazhar beyler kissadan hisse hikayeler anlattilar, bilimum muhabbetler ettiler bizimle.
yine interaktif bi konserdi, biz 'uuyaau' diyelim siz 'yoauu' diyin seklinde bi suru seyirci aktivitesi yarattilar, ama coook eglenceli ve matrak vaziyette olduklari icin keyifliydi.

uyku tutmuyor sakin gelme, ya da gullerin icinden kosarak gel.
sana sari laleler aldim ali desidero.
bir cizik attin gonlume kanattin, simdi ah bu ben nerelere kossam?
ele gune karsi yapayalnizim ve fakat sarkilarda dusunmek seniii banaa getirmez ki.
aslinda no problem
bitsin artik bu dram bu fotoroman
new york sokaklarinda salsa
bir kus kanatlanir su gonlumden, cirpinir cirpinir da ucamazz....
butun kabile-- sanatcinin oykusu
yalnizlik omur boyu
mazeretim var wasabiyim
diday diday, sufi
hepicigini caldilar iste.
duygu selinde boguldukk..

yalnizlar garini cok istedim, 3-4 kere de naralar attim ve fekat calmadilar..
olsun
guzeldi hem de cok.

7 Ağustos 2009 Cuma

abbasaga konserleri


besiktasimizin en guzel parki olan Abbasaga parkimizdaki konserler tum heyecaniyla devam ediyor sayin seyirciler..
bu aksam guzide grup yuksek sadakat konserini izleyecekmisiz.-- izledik yukarda fotosu!
yalniz dinleyici kitlesiyle ilgili teredduterim var.-- tereddutler yersizmis millet costu :)

malum parkta 400 kisilik falan kapasite var ve bunun yaklasik yarisini hangi konser oldugunu onemsemeksizin katilan cekirdekci teyzeler ve 0-7 yas grubu cocuklar olusturuyor.

bakalim bu geceki gruba nasil bir tepki verecekler :)
saygilar sunar, konseri dinlemek uzere sokaga firlarim..
sali gunu de Vedat Sakman var imis...

operss
fund

Leonard

son saniyeye kadar kastık, hatta ben kac kisiyi sahsen vazgecirdim "abicim 175 milyon verilir mi konsere" diye.. sonra 2 telefon ve anlamadıgım bi gazla evden firlayip yarim saat icinde kendimi Harbiye Acıkhava bilet kuyrugunda buluverdim.

Dun ay dolunaydı, ve o guzelim dolunay Leonard Cohen'in sahnesinin sagindan butun gece bana goz kirpti.

3 saat suren gercek bir muzikal solen izledik..
Leonard Cohen hoplaya ziplaya sahneye geldi, ve her seferinde de hoplaya ziplaya sahneden kulise gitti. Sahneye girip cikma disinda pek hoplama ziplama durumu olmadı ama.

Beyefendi o kadar guzel bi sound yaratmıs ki sahnede, hic bilemediginiz bir sarkinin bile her kelimesini anliyorsunuz, back vokalini, basini, davulunu, uflemesini, gitarını ayirdedip muthis bi zevk alabiliyorsunuz.. Her ses, her enstruman tertemizdi.

Sahnenin solunda 3 adet back vokalist hanım kızımız vardi. Sonradan anladik ki 2 tanesi kardesmis. daha ilk sarkılardan birinde sahnedeki hareketsiz fotografi beynimize kaziyip aya dalarak muzik dinlerken, bir de baktik ki 2 vokalist kizimiz parende atiyorlar... Allah allah dedim, bunlar cok animasyon yapacak belli ki ... ama malesef baska parende atmadılar..

bi de o kardeslerin yanında muthis sesli bas rahibe kılıklı ana back vokalist vardi ki, kendileri Leonard Cohen'in en guzide eserlerinde payı olan, muzikal kankalarindan biriymis.
o kadın bi sarki soyledi, vallahi icimi dagladi.. Nina Simone gibi sesi vardi kadının.

ama sahnenin stari benim icin uflemeci abiydi. hangi uflemeli calgiyi eline aldiysa aglatti. Dino imis adi. gercekten cok ama cok duygusal caliyodu herseyi. Mızıkayı bile aglattı.

bir de gitarcıyı anmadan gecemeyecegim.. barcelonali bir gitarcı, erkan ogur'u cagristirdi bana neden bilinmez.. sarkılara zaman zaman udi nagmeler katıyordu .. icimden "bu adamda cingene yuregi var" dedim.

butun gece ay muazzamdı, yuzumde hep huzunlu bi gulumseme ve hayranlık vardı. bi cok sarkida gozlerimi kapatmisim, o kadar icime isledi ki muzik..

dun sahnede her açıdan sahnede çooook ileride olmanın ne demek oldugunu gordum.
hayran oldum...

ben cok da dinlememistim Cohen beyi, bundan sonra affetmem :) evde olmeden once dinlemem gereken 1001 album isimli bi armagan kitabım var, eve gelir gelmez actim baktim hangi senede bombayi patlatmis, hangi sarkilari ne zaman hit olmus vs..
guzelmis.

operim
severim
fundayim ben.
napiyim?

29 Temmuz 2009 Çarşamba

dalyan deltası…
kafam biraz karışıktır oldum olası
neden bilinmez

denize doğru, yüzlerce yol var
ama hangisi doğru hangisi cıkmaz?

amaan!
sen bir yana ben bir yana
ayrı düşmüşüz yanyana

26 Temmuz 2009 Pazar

kalpazankaya



bugun usenmeyerek Burgaz Ada'ya gittik..
bizce cok eglenceli bi gundu
butun gun bombos seylerden bahsettik
bugun cocugumuz olsa adini ne koyardik geyigine cok pis sardik ve bi tane dogru duzgun cocuk ismi bulamadik
turlu turlu cinslikler yaptigimiz kahveciyi bezdirdik
istavrit yedik, bira ictik
yine efes sponsorlugunda bir gunumuzu daha gecirdik
salincakta sallandik, hamakta kestirdik
faytona bindik, deaah dedik
dagin tepesindeki minik kiliseyi gezdik, mum yaktik, dilek tuttuk
bol bol foto cektik
ve bi turlu oyun'u unutamadik
burgazadasininin tepesindeki Kalpazankaya mevkiine 1 saatte tirmandik, gercekten guzel bi yer.
bi dahaki sefere denize de girelim diyoruz..
pek guzel yelkenliler var, alicam bi tane :))
oyle iste....
nefise
bi suprizz icin tıklayın bakalımm
su altta en uzun olan benim dilegim:



ve edepsiz dost dial :


21 Temmuz 2009 Salı

16 Temmuz 2009 Perşembe

rockncoke coskusu

roknkok coskusu tum yurdu sardi sayin seyirciler
biz de bu cosku baslamadan once fesivallerin aranan yuzu sayin fundakayar'in kendisiyle yaptigi roportaji yine kendi blogunda yayinlamaktan gurur duyuyoruz

-oncelikle meraba, hosgeldiniz
--merabaa canim

-sizin pek cok koncertoya gittiginizi bu blogdan takip ediyoruz, bu festivalde heyecanla beklediginiz kimler var?
--walla prodigy icin cok heyecanliyiz, olmeden once gormemiz gereken 50 konserden biriymis, bugun bi tv kanalinda soyluyorlardi.. diger 49 konseri olmeden once gorebildik mi bilemiyoruz..
ayrica alternatif sahnede yer alacak dost dial'lerin de boyle buyuk bi organizasyonda ne gibi surprizler hazirladiklarini merak ediyoruz

-onceki rockncokelara kiyasla bu sene nasil gecer?
--onceki yillarda cok onemli isimler sahne aldilar; cure olsun, manic street olsun, bu sene bakalim... istanbul halki da hafiften bu festival konser meselesine doymaya basladi... eskiden daha buyuk bi heyecanla konserlere gidiliyodu. nerde o eski radarlar, h2000ler, o eski coskular... yani bu sene de guzel ve yorucu gecer, ama muzik seyircisini tatmin etmek bence zorlasti.. bi yandan da herkes festivalci oldu, bi kesimin de muzikal tatmin gibi bi derdi yok, takilmaya geliyo zaten, onlar icin zaten guzel gecer..

-biletler pahali mi?
-- evet her zaman, buyuk sirketler guclu ekonomilere sahip.. sirketler versin parasini vatandas eglensin

-festival alaninda bizi neler bekliyor?
-- oncelikle muzik ve eglenceyle kucaklasacagimiz ortamlar bizi bekliyor. yine uzun kuyruklar kisirdongusunu yasamamayi umuyoruz. kart, bira, tuvalet dongusunde bir yasam istemiyoruz.. bakalim, gorecegiz..

-peki cok tesekkur ederiz
--rica ederim, her zaman.

Telefon Tel Aviv

Bugun tanistigimiz bir grup olarak Telefon Tel Aviv'i bilmiyorsaniz sizlere de tanitalim.

Telefon Tel Aviv'i New Orleansli 2 arakadasimiz elektronik muzik yapmak maksadiyle kurmuslar. Toplam 4 albumleri var, biz hepsini indirmek suretiyle temin ettik (thanks to Melo)...
Son albumden "You're the worst thing in the world"u da sabahtan beri ela hanimkizimizin işaret etmesi uzerine tekrar tekrar dinlemekteyiz.

Grubun zaten 2 uyesi var, bir tanesi bu ocak ayında son albumleri piyasa cikarken intihar eylemis malesef.

bu kadar karanlik, duygusal sularda dolasmanin bir bedeli var diyelim...

"ooo funda daha yeni mi dinliyosun bunlari" diyenleri de guzel yanaklarindan operim, bilmemek degil ogrenmemek hesabi..

sevgiler
saygilar,
fundalar...

10 Temmuz 2009 Cuma

aa bi de bugun benim blogumun kurulusunun 1. yıl donumu
vay be................

maykıl

bir haftadır michael jackson dinliyoruz her yerde, her fırsatta..
tum sarkilari bana nefis geliyor
buyuk insanmis gercekten....
sabahtan beri dilimdeki sarkisi asagida:



Michael Jackson - Human Nature (live)
Yükleyen choucoune92. -


dun aksam True Blue'de Katy Perry ve Beduk konserine gittik.
yas ortalamasi sanirim 13 falandi :) genc kizlarimiz Katy Perry'e gercekten hayran, bagirirken bi taraflarını yırtmaktaydılar..
Biz zaten Beduk dinlemeyi hedeflemistik diyerekten Beduk sonrası Katy Perry'i dinlemeden kactik, Fenerbahce parkında manzaraya karşı laylay yaptık.

bu aksam Pink Floyd tribute grubu 7 Pink Floydlar & 2 Prenses performansını izleyecegim muhtemelen..

guzel olacagina eminim....

cok mutluyum,
cok guzel geciyor gunlerim
yarın da kusadasina gidiyorum,

adios...

supperim!
operim!!

8 Temmuz 2009 Çarşamba

marcus-victor-stanley

sevincten kapinda olebilirimm!
bir gece ansizin gelebilirim......

aksam marcus miller konserine gidebilirimm, neseliyim!

----------

IKSV Jazz Festivali kapsaminda dun aksam Marcus Miller, Stanley Clarke ve Victor Wooten konserine gitme firsati yakaladim..

Konser dopdoluydu ve iyiydi.
Dunya capinda sohrete sahip bu uc bascimiz, konser boyunca hem temel hem de uclarda pek cok muzikal artistik hareket yaptilar. Zaten konser boyunca 2-3 kere kendilerinden bahsederken "bu uc çılgın bas gitarist" seklinde cumleye basladilar. onlar da cildirdiklarinin farkinda..

benim icin hem guzel hem de zor bi konserdi, bazen inanilmaz kaptirdim muzige ama bazen de cok soyut geldi, dagildim, koptum gittim..

bir ara Beatles'in guzelim sarkisi Norwegian Wood'un bir bolumunu calar gibi yaptilar.

konserin sonunda onlar da Michael Jackson'u anmadan gecemediler sagolsunlar. 3 basci vokal ve gitar olmadan Beat It caldilar. -- artık siz hesap edin ne kadar guzel bi enteresanlik oldu. nakaratlari da bizlere soylettiler.

bi daha geliriz dediler gittiler...
tesekkur ederiz.

bu uclunun bir de albumu varmis.

biz de konser cikisi dolmabahce'den eve dogru yururken bu uc basciyi birbiriyle kıyaslamaya kalktik nedense. (insanoglu boyle adi işte).. ve en cok Marcus'un gonullerimizi fethettigine karar verdik.. (hem adi hem de utanmaz, bi de bize soyluyo)

bu yazının fotosu da su an Avustralyada olan bi arkadasimizin Marcus Miller dovmesi olsun..



sevgiler,
saygilar,
fundalar.

7 Temmuz 2009 Salı

santana


dun aksam Santana konserine gittim.

bu senenin en kalabalik konserlerinden biriydi. bence 100bin kişi vardi -desem de- sanirim gercekte 10bin kişi civarı vardi.

cok kalabalık oldugu icin bira alamadik o nedenle de tuvalet sorunsalı yasayamadık.-harika- kesin cozum.

bu yazın beni ennn cok heyecanlandiran konserlerinden birisi 20 temmuz deep purple!
mayısta depeche mode icin cok heyecanlanmistim, olmadı.. one love'da royksopp icin cok heyecanlanmistim, ses sistemi bi hostu.. simdi deep purple icin oldukca heyecanliyim, bakalim bu sefer nasil bi hosluk olacek.

neyse konuyu dagitmayalim, Santana beyler 20.57de sahneye ciktilar bizi hic bekletmeden, 2 saat kadar da sahnede kaldılar.
eskilerden duymak istedigimiz tum sarkilari caldilar, Oye Como Va, Black Magic Woman, She's Not There..... yenilerden de caldilar, Smooth, Maria Maria, Corazon Espinado....

7'den 70'e diye tabir edebilecegimiz bir izleyici kitlesi vardi. Ozellikle 17-18 yasında yanında ebeveynleri olan cocuklar dikkatimi cekti. Tahminlerime gore anneleri babalari evlatlarini tutup kolundan 'bak bu da bizim gencligimizin stari' seklinde cocuklarina Santana deneyimi gostermek istemis olabilirler...

neyse efendim
bir konserimizi daha sevdik begendik.
she's not thereeeeee! diyorum onda koptum en cok wallaha :))
operge.
fundalar.

5 Temmuz 2009 Pazar

merhabalar

oasis dinliyorum, please dont waste my time diyorlar, falling down isimli sarkilarinda.

coook ama cok sakin bi haftasonuydu.
nerdeyse hep evdeydim
cook daraldigim saniyeler oldu.

bugun toparladim neyse ki
taximde dolastik biraz, alisveris gezme tozma falan..
ayrica besiktas cihangir hattinda bisikletimle ulasim sagladim.. vs.. guzeldi ruzgara karsi muzik dinleyerek bisiklete binmek

sabah cowboy bebop diye bi anime seyrettim 4 bolum
ama orijinali japonca oldugu icin ve cevirisi de kotu oldugu icin skildim biraktim (cevirisinin kotu oldugunu nerden mi anladim? sizi gidi dedektif ruhlular sizii)

yine sabahlarimin nesesi Avatar'di. artik ezberledim sanirim. bazi bolumlerini 3 kere falan izlemis oldum boylece. ama cok seviyorum napiyim :)

haftasonumun ozeti soyle olabilir:
bolca muzik....
biraz kapi boyama (18 kere ustuste 'fark var' dinlemisim kapiyi boyarken eheheue)
biraz bahcecilik (ciceklerimin durumu nefis, amsterdam bahcelerinden yuruttugum cicek soganini diktim bugun ayrica)
biraz hollanda peyniri ve beyaz sarap
biraz cekirdekk
derken bitti gitti haftasonu

umarim haftaya nesemi bulurumm
..................
fundanizzzzzzz

4 Temmuz 2009 Cumartesi

yasiyorum ama tadim yok

zardanadamlari su an rock fm'de dinliyorum!
yasiyorum ama tadim yok demekteler.

guzeller guzeli yegenim Deniz canli telefon baglantisiyla zardanadamlardan 'bak evladim bu ask' sozleriyle baslayan 'Ask Deme Bana' isimli sarkiyi istedi simdi :)) supperdi!! cok sevimliydi!!

"yolun sonuna geldim
bilmem bir daha guler mi yuzum
oyle bir yara acti ki
omur gecse dinmez sizim...."

sarkilarin hepsi ve daha fazlasi zardanadam.com 'da

nefiss bi program oldu walla :))
operimm

2 Temmuz 2009 Perşembe

bazi seyler zor
bazi seyler kolay..
turlu turlu insan, turlu turlu olay var

tiklayin bakalimm pisman olmazsiniz
operimm

26 Haziran 2009 Cuma

basimiz



biz yasarken olenler kosemizde bugun saygiyla;

-Vitamin Gokhan

-Barış Manco

-Kurt Cobain

-Freddy Mercury

- ve malesef Pop'un kralı Michael Jacksonu aniyoruz.....anısına bir video yukarda.

25 Haziran 2009 Perşembe

amsterdam!!


sevgili gencler ve genc kalanlar,
yogun bir gezme tozma temposunun ardindan yine karsinizdayim efendim.

efendim one love'da gayet guzel eglendik. Royksoppta koptuk, butun sarkilari soyledik ve zipladik ve fakat malesef ses sistemi cok kisikti, cok kizdik. koskoca royksoppun vokalinin ya da bi takim klavyelerinin sesi gelmezse olmaz ama di mi..

cumartesinin lideri klaxons'du. enerjimiz kalmadigi icin arkalardan izledik ama baya costurdu milleti.. aslinda cumartesi gecemizin yildizi bizi taxime goturecegini iddia edip 20 kisilik minibuse 50 kisiyi doldurup adam basi 4 tl paramizi alip, kagithanede anlamadigimiz bi yerde bizi birakmaya calisan illegal Ejder abiydi. Inanilmaz israrlarimiza dayanamayip bizi Taksime birakmaya ikna olan Ejder beyler, daha sonra bizi minibuste rehin almak ve sert fren darbeleri yapmak suretiyle ejderin intikami filmini cekti sagolsun.

ayip olmasin diye yaptigimiz ufak bi one love fest geyiginden sonra amsterdam tatilimiz hakkinda 3-5 satir yazalim, belge olsun.

efendim havasina suyuna tasina topragina kurban oldugumuz Amsterdam'da harika 3 gun gecirdim. Ve fakat yorgunluktan oldum, hayatimda bu kadar uykusuz ve yorgun kalmadigimi itiraf etmeliyim.

guzellikleri yazayim:

- sehrin tam gobeginde bir otelde kalmak ve sabaha karsi gundogarken Dam Square'de takilmak
- bakkaldan bi Heineken alip kanal kenarinda lak lak yapmak
- sabah kalvaltisinda sutlu kahve esliginde 'kek' yemek
- dunya guzeli cilekli pastalarindan gunde 3 ogun yemek
- kanal turuna cikmak, 2 hapsirdik diye alman turistlerden domuz gribi bakislari yemek
- fransa vizeziyle hollandaya giris yaparken yusuf yusuf stres cekmek
- az uyumak ya da hic uyumamak
- bisikletlere ezilmeden yolda yurumeyi basarmak
- efendim muzla show yapan danscilari izlemek
- sex muzesi ve hemp muzesini gezmek suretiyle kultur turumuzu tamamladigimiza ikna olmak.....

vesaire vesaire.
amsterdam candir!

operim,
findikkurdu


21 Haziran 2009 Pazar

ivir


bu tip fotolarin hepsi ve dahasi rokkasta

bu anda, klavyeden actigimiz dandik bir ritm ustune ben bas tonlarda takiliyorum. sinanla doktor da ayri takiliyo iste. guzel bi hava yakalamistik ama..

dun ONE LOVE festivalde yorucu ve guzel bi gun gecirdim. 
Bugun icin cok heyecanliyim. 
Royksopp da royksopp.
visin one'i da calarlar mi acaba. 
dunden beri ona kafayi taktim.
konserde onlere gitmenin bi yolunu bulmam lazim.

evlatlarim
sizleri seviyorum.
elveda................
zira yarin amsterdamina gidiyorum.
funda

18 Haziran 2009 Perşembe

3rd eye not-blind



yarın aksam post dial konserinde Peyote'deyiz.

cumartesi ise Tricky ustu Klaxons. onların oncesinde de bir tek benim bu kadar heyecanla bekledigimi tahmin ettigim Ayca Sen sahne alacak

pazar da allaah diyorum bi de royksopp diyorum!!!

nefis bi haftasonu bizi beklerken...........................................

is it a sin?

it's aa
it's aaa
it's a sin!

15 Haziran 2009 Pazartesi

cikolatam limonatam

bugun bizim boazicililerin mezunlar gunu vardi
okul yine ana baba gunuydu

mezunlar gununu rakamlarla anlatalim
en tane arkadasimi gordum, iks tane bira ictim.. efendim evlenenler, bosananlar, yavrulayanlar vesaire yine cok mutluluk veren bi mezunlar gununun daha sonuna geldik.

gunumuzun sonunu Sayin Levent Yuksel beylerin konserinde binlerce kisi hep bir agizdan sarki soyleyerek yaptik. butun sarkilarini herkes biliyor vallahi. ben de oyle.
cok duygusal ve cooookkk guzel bi geceydi

firtinam-felaketim-hasretim diyorum

bi de zalim senin allahin yok mu ulan diyorum.
attik gobecikleri geldik

cuma gunu de mirkelam'in hayal kahvesindeki son programina gitmistik. cok pop bi haftasonu oldu walla. askimsin limonata askimsin cikolata dedik o gun de ehehehe--
laylaylaylaylaylala laylay laylaylalaaa

gunaydin diler, iyi ve kolay bi hafta olmasini temenni ederim !

operim, severim
mutluyum!!!
fundalik

11 Haziran 2009 Perşembe

nefis magnetim


amsterdamdan geldiler :)

10 Haziran 2009 Çarşamba

dave gahan

dave gahan iyilesmis, turneye basliyormus yine. --(haberin asli)

hadi bakalim...
çıkmadık candan umut kesilmez

8 Haziran 2009 Pazartesi

gunun ozlu sozu

" lambanin cini gelse yuru git derim, o kadar daralmis vaziyetteyim :) "

5 Haziran 2009 Cuma

BLOW

biz dun su filmi seyrettik, gayet iyiydi. haha bu yandaki poster nece yaa :))

yalniz ciddi bir casting problemi vardi ki: gercek hayatta 63 dogumlu olan Johnny Depp'in annesi rolundeki Six Feet Under'dan tanidimiz Rachel Griffiths gercek hayatta 68 dogumluymus. oldu mu simdi?

91 yapımı ve 70-80lerde uysturucu trafigini konu alan ve penelope'nin guzelligiyle şenlenen bir film.

Johnny Depp kokaini amerikaya getiren adam rolunde ve malesef yapı olarak boyle sert işler icin cok duygusal bi kişilik:) penelope de femme fatale rolunde: Johnny Depp'i dişiligiyle bastan cikaran ve bitmeyen arzularıyla eritip bitiren kadin!

boyle işte!

izlemissinizdir ya da izleyin.

31 Mayıs 2009 Pazar

isyanlar

interneti bizler kurduk gelistirmek sizin eseriniz olacak cocuklar!
şak şak şak şak!!!
: youtube'u acsinlar! isyanim budur.

haftasonum guzel gecti:
cuma aksami mono'da dogumgunu kutlamalarina devam ettik.. herkes bana sevgi gosterisi adı altında shot ismarladi, ama bu kadarı da fazlaydı canım!
neyse ordan kalktık, dogstarinda efsane grup Post Dial'i izledik. kendileri rockncoke'da calacaklar alternatif sahnede.

veee cumartesi pazarimin nesesi KILLBILL 1&2 oldu.. bang bang!
ikisini de izledim, hayranligimi kelimelere dokmem cok zor. ozellikle birinciyi izlerken gozlerim faltasi gibi acik, agzimdaki sular her an damlamaya hazirdi.
sinema elestirmeni deiliz ama iki laf edelim hadi: ya yonetmen dehasi iste bana dusmez anlatmak, siz biliyorsunuz :)
oren ishii'nin cocuklugunu anlatan anime sahneler en sevdigim!
biraderimle gaza geldik, galiba o sari pabuclardan alicam kendime.
ve evet uma thurmanin ayaklari en az 41 numara.

cumartesi gunu fresshhhtival'e gittik. Friendly Fires grubu guzeldi, ama mekan malesef pek bostu. Zaten davetiyelerin havada ucusmasindan da belliydi hafiften organizasyonun patlak oldugu. Eglendik biz kendimizce, Gabriela ablamiz Justin Timberland'dan cry me a river'i ve Jonis Joplin'den mercedes benz'i coverladi. Mekan o kadar bostu ki hic bi cabamiz olmamasina ragmen onlerden izleyebildik kendisini :)

Ve besiktas'ta ikamet eden birisi olarak konser cikisi besiktasta yasananlari gozlerimle gormek durumunda kaldim. Muthis bir cosku wallahi gozlerime inanamadim. Ben de Sampiyon Kokorec'ten bi ceyrek patlatip besiktas taraftarlarinin arasina kaynadim.
Zaten butun yollari kapamislardi, yurumekten baska caresi yoktu.. ve butun sokaklara senkronize cislerini yapmaktaydilar.. Ama dedigim gibi, coskuyu gormeliydinizz..

boyle seyler istee
sevgi saygi
kardeslik guzellik

opennes
fund

ilgili fotolar burda

26 Mayıs 2009 Salı

bugun

harikaa bi gun gecirdim, resmen simardim!
coook tesekkurler, optum hepinizi

tam kalbimdesiniz!
fund

25 Mayıs 2009 Pazartesi

mayisin en guzel gunu

simdi ben bugun 30 yasina girdim, ya da neyden ciktim neresinden gun aldim falan tam bilemiyorum ama 30 oldum sanirim.. evet

hadi bakalim gectigimiz 30 seneyi acisiyla tatlisiyla soyle bi analim:

Yas 0: sabah 11.30 sularinda normal dogumla 4,2 kilo tosun gibi dunyaya gozlerimi actimm
Yas 1: ilk dogumgunu pastami sag ayagimla tekmeledim, belgesi var.
Yas 2: bu yili pek bilemiyorum, ama terrible two olduguma enimim :)
Yas 3: annemi bol bol delirttigimi tahmin ediyorum
Yas 4: abimin yalvar yakar aldirdigi oyuncaklarini kirdim, ozenle iclerini cikardigi cekirdek yiginlarini suursuzca yedim, etten nefret ettigim icin koltuklarin icine kofte sakladim.
Yas 5: simidimi suya terkedip kendi kendime bogularak yuzme ogrendim, annem "saclarini ajda pekkan gibi kestircez" diyip beni kandirdi, oglan cocugu gibiydim
Yas 6: sol ayagimi bisiklette parcaladim, 8-10 dikis attirdim --ve kara yil: dedemi ve dayimi arka arkaya kaybettim
Yas 7: kirmizi bmx'imin kicini kaydirdim, cift kale mac yaptim
Yas 8: dizimi, kolumu, dudagimi, kafami her yerimi itinayla parcaladim, sokaklarda kendimi heba ettim
Yas 9: kadin ve erkegin nasil seks yaptigini ogrendim ve tam anlamiyla sok gecirdimm!!
Yas 10: akranlarimin aksine new kids on the block dalgasindan etkilenmemeyi basardim, ve fakat hayatimda gittigim ilk konser olan Yeni Turku konserinin akabininde malesef Tayfun Duygulu'ya asik oldum
Yas 11: bir numarali kankam ozkeleksemle tanistim ve dunyanin butun ekler pastalarini yemeye and ictik!
Yas 12: biraderlerimizin playboylarinin her sayfasini inceledik, konuyu anlamaya calistik
Yas 13: ve artik metalciydimm, metallica, deep purple, guns, kurt cobain ne yillardi be..
Yas 14: ilk kez sahneye ciktim ve everything i do ve wind of change'i soyledim, kalp carpintisini hala hatirlarim /// vee first love!
Yas 15: inonudeki metallica konserine gittim-- efsaneydi
Yas 16: motorla kasksiz kusadasindan focaya kactim, bu yil kabima asla sigamadim.
Yas 17: baya bildigin sigara tiryakisi olmustum malesef
Yas 18: istanbula geldim, ilk is muzik klubune kostum
Yas 19: gezdim tozdum
Yas 20: ictim, eglendim, konserler sunlar bunlar ve ilk ciddi iliski
Yas 21: bu yil da oyle seylerr, turlu turlu gezmeler, tatiller..
Yas 22: mezun oldum
Yas 23: master yaptim, her sabah cirkin betty'yi izleyerek gune basladim, cok guzel gunlerdi
Yas 24: canim arkadasim Eser- nami diger 'kel kevser'i kaybettim...// dunyalar guzeli yegenim Deniz dunyaya geldi..
Yas 25: grup sevincle tanistim, sahnelerde boy gosterdim
Yas 26: bak bu yilki dogumgunum nefisti, barlarin tepesinde dansettim, yanar doner alevli shotlar falan
Yas 27: aveyaglarinda ise girdim.. ozgurlugumu ilan ettim... yeniden asik oldum
Yas 28: ana fikir olarak aglak bi yildi diyebilirim malesef... ve elbet kedim pampis hanimla tanistik.
Yas 29: film festivallerine ve sinema endustrisine kafayi taktim, neyse ki abartma fasli cabuk gecti.... ve bu blogdan da takip ettiginiz gibi bol bool gezdimm, evin yolunu unuttum

boyle seyler iste, cogunuz bu hikayeleri biliyosunuz zaten :)))

vee 30: hadi cuma yapalim biseyler diyorum, Mono ustu sinanlarin konseri Dogzstar olabilirr
'otuz olduuun fundaaa' falan diye bagirmayin, doverimmmm.

optumm
fundanizz

22 Mayıs 2009 Cuma

bi gun gezerken yollarda olu bulunacagima emin olmaya basladimm.....
ve su an sting'in kadife sesinden cikan fransizca aksana hayran! ve de kurban.
duygusal ve yorgun hallerdeyimm...= gecer acilirsin evladim.
stella was a diver; she was always down demis Interpol. onu dinleyelim bi de.

imza: baygon

21 Mayıs 2009 Perşembe

travelling the face of the globe


bu aksam Oi Va Voi konçertosuna gidecegiz.
biletleri tukenmis.

Muzikal acıdan cok duygusal bi aksam olabilir.
merakla bekliyorum..
------------------------------------
oy oy voy voy bagirdik cagirdik zipladik eglendik
vokalist kadina hasta oldum! basci kadina baskasi, kemanciya da baskasi hasta oldu. kadinlarin hepsi guzel ve iddialiydi diyelim.
muzikal acidan duygusal bir yogunluk yasamadim sahsen ama butun sarkilarini ezberleme istedi yaratti bende bu konser.
daha nice nice nays konserlere diyelimm!
elveda,
bi dost

Melekler ve Seytanlar, Angels & Demons

Dun aksam aveyağlarının genclik patlamasi patlican'in sinema ozel gosterimi vardi.

1 hafta oncesine kadar romantik komedi oldugunu ve adının "angels and diamonds =melekler ve pırlantalar" oldugunu sandigim filmi izlemeye gittik. Bir de baktim ki aksiyon/macera filminin kraliymis! 1 buyuk popcornu gozlerim faltaşı gibi acık filmi izlerken hapur hupur yemişim. Hollywood popcorn kulturunun pençesine düştüm.

vallahi aksiyon-atraksiyon severim diyorsaniz filmi kacirmayın! Cok akıcı, sürükleyici ve merakla izlenen bi film. Ustelik Tom Hanks olsun, Evan McGregor olsun, bunlar sevdigimiz abilerimiz. Basroldeki italyan rolu yapan hatun da gayet iyiydi.
Misal, gecen hafta da X-Man'i izlemistim, ordaki yanci hatun cok eblekti, guzel fekat eblek..
Bu super kahramanlarin yanina hep boyle eblek ablalari koyuyorlar demistim.
soyle toparlayalim:

Melekler ve Seytanlar tarzı hollywood filmlerinin "carpici senaryo" ve "sansasyon" acgozlulugu beni bazen yoruyor, bir anda kendimi filmin disina çekilmiş ve tepki vermeye kosullandırılmıs hissediyorum.. (rumuz: pavlov, tepki: vahvah cok uzulduk)

Mesela Tom Hanks beyler olayları cozecek: "a surda bi kapak var hemen altina bakalim, a burdan da tunel gidiyomus bi girelim bakalim.. vs.." yani 100 dakikaya butun aksiyonu sigdirmak icin gercekcilikten ve akıcılıktan mecburen kopuluyor.. Şahan'in bir zamanlar yaptigi canlandirma skeçlerini izler gibi hissettiriyor bana.. cok acımasız oldum o kadar da degil :))

kitabi daha guzeldir belki, filme sigmamistir butun olayları bağlama faslı.
bi yandan da bu tarz boyle, yapacak bir sey yok.
haftasonu bi Se7en izliyim de bakiyim bi daha o nasildi.

boyle işte,
opergee
fundalar!

13 Mayıs 2009 Çarşamba

dave gahan hastalanmis
konser iptal laflari dolasmaya basladi
sansa bak yaaa, cok istekliydik halbuki..

haberin detayi
-----------------------------
elimizde patlayan biletleri yarin kapidan 50liraya satalim diyorum, kandıracak birini buluruz belki..
bu kazandigimiz parayla da once bi bardak soguk su ardından bi taxim hawası alalim------
kesin iptalmis.

rumuz: caresiz karaborsaci

12 Mayıs 2009 Salı

gel bebegim dırş dırş ates et bana

gunun sarkisi ilan ettigim c'mon baby say bang bang isimli eseri dinlemek isterseniz burdan yakın

tam radyo eksen tarzı, orda dinledim zaten ben de bu sabah
icra edenler: Jane Vain & The Dark Matter
kanadalilarmis.
hastayım boyle ses tonlarına, yani Jane hanımefendiden bahsediyorum.
benim populerite nabzım olan last fme baktigimizda 1000 civari dinleyicisi oldugunu goruyoruz, ki pek az. demek ki meshur degiller pek de.

bir de foto koyalim

oo funda geriden geliyosun, biz cok iyi biliyoruz bunlari diyorsaniz da diyin napalim. bilmemek degil, ogrenmemek hesabi.

opers,
funda
--- arkada aglayan gitarlarin hasstasiyimm