30 Ağustos 2009 Pazar

biy biy biy

iyi seyler olacak, hissediyorum

26 Ağustos 2009 Çarşamba

http://fundakaya.blogspot.com/2008/08/yaz-geldi-yaz-gitti-geriye-ne-kald.html

gecen sene bu zamanlar yazmisim
bu blogda enn sevdigim listelerden birisi..

24 Ağustos 2009 Pazartesi

soysuzlar cetesi

yine bir tarantino dehasina daha taniklik ettik sayin seyirciler.

filmin son sahnesinde Brad Pitt 'this was my masterpiece' der, ve film biter... Rivayete gore sayin deli deha Tarantino da bu son filmi icin ayni dusuncedeymis ve son karede brad pitt'in agzindan bize bu mesaji iletmeyi ozellikle tercih etmis, filmini bu sekilde bitirmis... --bu haberin bi kaynagi yok, dogrulugundan emin degiliz.

nefis filmdi cidden, konusunu biliyorsunuzdur: Nazi doneminde bir grup antikahraman Nazilere kendince savas acar ve olaylar gelisir...

filmin Nazi ekseninde donmesi Tarantinoya saglam malzeme cikarmis: aksesuarlar, kostumler, almanca dilinin sert fonetigi, vicdansiz nazi subaylarinin klise acimasiz kahkahalari...  vs vs..

bence en saglam oyunculuk ve karakter; basroldeki Nazi subayindaydi.. Dalton cenesi, acidan zevk alan vicdansiz kahkahalari ve guce & iktidara tapan pure evil karakteriyle oldukca etkileyiciydi..

tarantino filminde ayak gormezsek sasirirdik: Diane Kruger'in ayaklarini bi Kulkedisi gondermesiyle gorduk, rahatladik.. hatun da ayrica tas gibiydi, helal olsun.

yine Kill Bill 1'deki gibi, enfes kamera hareketleriyle hoop yukardan bi anda dekor olan odalarin tepesine ciktik, odalarin arasinda evlerin tavani yokmuscasina dolastik vs vs..

Tarantino, artik cok kliselesmis ve kullanilmasi pek de tercih edilmeyen kamera hareketlerini bu fiminde de zevkle ve tam yerinde kullanmis.. ne kadarini yakalayabildim bilemiyorum, ama muthis zevk aldim.

kanli bi filmdi, malesef 4-5 sahnede full gozlerimi kapattim.. ama baska sahnelerde kahkaha atarken agzimi kapatmayi unutmusum, arkadaslarim beni uyarmak zorunda kaldi, kendine gel fundacim anirmadan gulelim lutfen seklinde :))

cok rahatsiz edici sahneler de vardi elbette.. mesela tek bir sevisme sahnesi vardi o da toplam 2 saniye surdu, ama yeryuzune gelmis gecmis butun erkeklerden tepeden tirnaga tiksinmem icin yeterli oldu. (tiksinmem gecti merak etmeyin)

elimizde muthis bir David Bowie sakisiyla evimize donduk.. En onemli sahnelerden birinde boru gibi sesiyle ortama nufuz eden Bowie'nin bu sarkisinin adi Cat People (putting out the fire)'mis... mutlaka dinleyin!! ben oyle yapiyorum bi saattir.

harikaydi.
kesin bi gun bi daha izliycem
cok zevk aldim

hadi filmekimi gelsin!
fundalik

17 Ağustos 2009 Pazartesi

fatih

gecen hafta katilmis bulundugum budapeste sziget muzik festivali
nefisti...

herseyden bu kadar kopup uzaklasilan bir aktivite daha olmamali gibi.
tek kelimeyle nefisti zigetvar seferimiz..

neler mi yasandi?? harika fotolar icin rokkaspalasa alalim sizi


afterparty every morning :))) 

11 Ağustos 2009 Salı

Szigetvar Seferimiz


yarindan itibaren Budapeste'deki Sziget Muzik festivalinde olacagimm
cok heyecanlı ve nefisss....
gelismeleri daha sonra yine bu blogda yaziyor olacagimm.

adioss!!
operss...

9 Ağustos 2009 Pazar

MFO Senfonik

while my guitar gently weeps...

bu aksam Senfonik MFO konserine gidiyoruz. 10 kisi...

ve fekat pek tadim yok.............

with every mistake we must surely be learning..
still my guitar..

californcation denen dizinin ilk sezonunu bi cirpida yedim bitirdim haftasonu.
boylece yaklasik 2-3 yildir kendi kendine filizlenmis olan dizi izlememe prensibimi temelinden sarsmis oldum.
guzel diziymis. izlenesi..
cikiyorum ben konsere dogru ufaktan.
bakalim bakalim nasilmis MFO ve Senfonisi.
----------------

Mazhar beyin kafasi cok guzeldi. ve kendileri Ozkan beyin tahammul sinirlarini baya bi zorladi, kesin kuliste kavga etmekteler su anda.

gunahiyla sevabiyla nefiss bi konserdi.
en sevdigim sarkilari caldilar.

3 saate yakin upuzun bi konserdi.
mazhar beyler kissadan hisse hikayeler anlattilar, bilimum muhabbetler ettiler bizimle.
yine interaktif bi konserdi, biz 'uuyaau' diyelim siz 'yoauu' diyin seklinde bi suru seyirci aktivitesi yarattilar, ama coook eglenceli ve matrak vaziyette olduklari icin keyifliydi.

uyku tutmuyor sakin gelme, ya da gullerin icinden kosarak gel.
sana sari laleler aldim ali desidero.
bir cizik attin gonlume kanattin, simdi ah bu ben nerelere kossam?
ele gune karsi yapayalnizim ve fakat sarkilarda dusunmek seniii banaa getirmez ki.
aslinda no problem
bitsin artik bu dram bu fotoroman
new york sokaklarinda salsa
bir kus kanatlanir su gonlumden, cirpinir cirpinir da ucamazz....
butun kabile-- sanatcinin oykusu
yalnizlik omur boyu
mazeretim var wasabiyim
diday diday, sufi
hepicigini caldilar iste.
duygu selinde boguldukk..

yalnizlar garini cok istedim, 3-4 kere de naralar attim ve fekat calmadilar..
olsun
guzeldi hem de cok.

7 Ağustos 2009 Cuma

abbasaga konserleri


besiktasimizin en guzel parki olan Abbasaga parkimizdaki konserler tum heyecaniyla devam ediyor sayin seyirciler..
bu aksam guzide grup yuksek sadakat konserini izleyecekmisiz.-- izledik yukarda fotosu!
yalniz dinleyici kitlesiyle ilgili teredduterim var.-- tereddutler yersizmis millet costu :)

malum parkta 400 kisilik falan kapasite var ve bunun yaklasik yarisini hangi konser oldugunu onemsemeksizin katilan cekirdekci teyzeler ve 0-7 yas grubu cocuklar olusturuyor.

bakalim bu geceki gruba nasil bir tepki verecekler :)
saygilar sunar, konseri dinlemek uzere sokaga firlarim..
sali gunu de Vedat Sakman var imis...

operss
fund

Leonard

son saniyeye kadar kastık, hatta ben kac kisiyi sahsen vazgecirdim "abicim 175 milyon verilir mi konsere" diye.. sonra 2 telefon ve anlamadıgım bi gazla evden firlayip yarim saat icinde kendimi Harbiye Acıkhava bilet kuyrugunda buluverdim.

Dun ay dolunaydı, ve o guzelim dolunay Leonard Cohen'in sahnesinin sagindan butun gece bana goz kirpti.

3 saat suren gercek bir muzikal solen izledik..
Leonard Cohen hoplaya ziplaya sahneye geldi, ve her seferinde de hoplaya ziplaya sahneden kulise gitti. Sahneye girip cikma disinda pek hoplama ziplama durumu olmadı ama.

Beyefendi o kadar guzel bi sound yaratmıs ki sahnede, hic bilemediginiz bir sarkinin bile her kelimesini anliyorsunuz, back vokalini, basini, davulunu, uflemesini, gitarını ayirdedip muthis bi zevk alabiliyorsunuz.. Her ses, her enstruman tertemizdi.

Sahnenin solunda 3 adet back vokalist hanım kızımız vardi. Sonradan anladik ki 2 tanesi kardesmis. daha ilk sarkılardan birinde sahnedeki hareketsiz fotografi beynimize kaziyip aya dalarak muzik dinlerken, bir de baktik ki 2 vokalist kizimiz parende atiyorlar... Allah allah dedim, bunlar cok animasyon yapacak belli ki ... ama malesef baska parende atmadılar..

bi de o kardeslerin yanında muthis sesli bas rahibe kılıklı ana back vokalist vardi ki, kendileri Leonard Cohen'in en guzide eserlerinde payı olan, muzikal kankalarindan biriymis.
o kadın bi sarki soyledi, vallahi icimi dagladi.. Nina Simone gibi sesi vardi kadının.

ama sahnenin stari benim icin uflemeci abiydi. hangi uflemeli calgiyi eline aldiysa aglatti. Dino imis adi. gercekten cok ama cok duygusal caliyodu herseyi. Mızıkayı bile aglattı.

bir de gitarcıyı anmadan gecemeyecegim.. barcelonali bir gitarcı, erkan ogur'u cagristirdi bana neden bilinmez.. sarkılara zaman zaman udi nagmeler katıyordu .. icimden "bu adamda cingene yuregi var" dedim.

butun gece ay muazzamdı, yuzumde hep huzunlu bi gulumseme ve hayranlık vardı. bi cok sarkida gozlerimi kapatmisim, o kadar icime isledi ki muzik..

dun sahnede her açıdan sahnede çooook ileride olmanın ne demek oldugunu gordum.
hayran oldum...

ben cok da dinlememistim Cohen beyi, bundan sonra affetmem :) evde olmeden once dinlemem gereken 1001 album isimli bi armagan kitabım var, eve gelir gelmez actim baktim hangi senede bombayi patlatmis, hangi sarkilari ne zaman hit olmus vs..
guzelmis.

operim
severim
fundayim ben.
napiyim?