31 Aralık 2008 Çarşamba

30 Aralık 2008 Salı

insan ozgurlugune mahkum
kendine de mahkum
boyle işte
sabah sabah

26 Aralık 2008 Cuma

abilerim aplalarim!

biz aksam sirtaki yapmaya gidiyoruz sirkettekilerlee!
yunanca ve gonlumuzce eglenmeye gidiyoruz, kafamızda tabak kirmaya gidiyoruz!
benim anne tarafimda yunan karisimi var zaten, bu baglamda, sahsen biz yani ben, ektra dagitmaya gidiyoruz!

işler inanilmaz yogundu gecen hafta, on kaplan gucunde calis dediler bana, 15 kaplan gucunde calistim ben de..
kafami toplayip yazamadim bi seyler

killers'in human sarkisi dilimde bir kac gundur, bir de sibel tuzun'den "ac telefonu" isimli guzide eseri dinledim bu sabah 4 kere, neden bilinmesss..

neler mi oldu bu bikac zamandır;
  • efendim bayramda antalyaya gidildi aile saadeti yasandi,
  • wim wenders senin, sinema kursu benim, bi suru film izlendi...
  • hava sartlarinin da katkilariyla sakin sakin evde oturma gunlerim basladi
  • kedimle beraber uyumaya basladik
  • bir kac kitap okundu, simdi de alper caniguz'un son kitabi bitmek uzere.. sevdik, cok akici..
  • arkadaslarimiz evlendi, bazilari sevgililerinden ayrıldı, bazilari işlerinden ayrildi, bazilari incitti, bazilari kendini sevdirdi, bazıları ozletti...
  • mesela berkay istanbula geldi ve bana da cok ama cok iyi geldi !
  • ve tabi elbet bolca kakara kikiri
  • ve tabi elbet bolca uzuntu ve muz kabugu...

i'm back!

fundamental

17 Aralık 2008 Çarşamba

ben bittim yaa

olumune calisiyorum!

24 Kasım 2008 Pazartesi

işler kesat diyorum

bu ay işler kesat yaa
guzel bir yazi cikaramadim



x: neden olabilir acaba?
-: evde internetim yok 1 aydır..
x: neden internetin yok?
-:walla modem bozuk ya da bilmedigim baska bisey
x: modemi yaptirdin mi?
-: evet yaptirdim da takmadim daha denemedim olmus mu diyee
x: hmm neden evladim?
-: walla işte hayirlisi, kismet.. bu bahsi kapatalim...

17 Kasım 2008 Pazartesi

itiraf ediyorum

çinekopu seviyorum



14 Kasım 2008 Cuma

dun aksam

last night isimli bir siir:

evde kendi basima ictim
ona buna sardim, mesaj attim, telefon actim
ayni sarkiyi 13 kere dinleyip koridorda dansettim (50 ways to leave your lover)
sarhos oldum, dilim dondu..
kendi kendime parti yaptim evde gibi bisey
sonra selin geldi
"ooooo ne bu halin" dedi
sonra sıkıldı gitti, dogal olarak 2 kelime konusamadik kizla
sonra sinan mesaj atti "klozeti yaladin mi" diye--- iyyyy igrenc
kedi isirdi her yerimi simdi baktim cizik cizik olmusum
ama super bi geceydi
hem de superotesi

bazi seyler mutlu ediyo beni, bugunlerde keyfim cok yerinde :)

haftasonumuz daha da guzel olsun
icinde
balik olsun
eglence olsun
kahkaha olsun
dans olsun
istanbul olsun
baba...

6 Kasım 2008 Perşembe

ben yarın

antalyaya gidiyorum
1 gunlugune..
saglicakla...

5 Kasım 2008 Çarşamba


bizim ozlem hanimla ortaokulda gordugumuz butun vosvosların plakalarını not almak gibi bir gorevimiz vardi.
hatta bazi vosvos sahipleriyle roportaj da yapardik.
"kac yapiyor, kac model, nerden aldınız, problem cikariyor mu bu cocuk? hmmm" seklinde..
ehehe, hey gidi gunler...

cok vaktimiz varmis ve hicbir işimiz yokmus...
o zaman bir şiir:

hayalim
fistik yesili bir vosvostur benim
eski vosvoslari tamir edemem,
keşke edebilsem
ama anlamam motordan bujiden

ciksa bi sayisal, piyango,
ya da parası cok gelen biri karşıma
biner giderim beetle'ima
ruzgara karşı çıkarım daglara
fistik yeşili guzelim canim beetle'imla

calar muzigim son volume'da,
işler içime anında,
gunbatiminda
fistik yesili guzelim, canim beetle'imda..

ahahaha
cok komikkk
eheheheu
operim!

4 Kasım 2008 Salı

sakin sakizinizi yutmayin!

yoksa sonunuz asagidaki gibi olur:
eheheuehee
hihihihihi
ahahahahhaha

3 Kasım 2008 Pazartesi

asparagas:

uf puf
mırın kırın
kem kum

31 Ekim 2008 Cuma

zombie is in my head

gecenlerde ruyamda cardigans'in taaa kac sene onceki "you are the storm" sarkisiyla bir odul aldigini gordum.
ruya tabircilerinin yorumlarını bekliyorum
hadi bakalim
nedir bu daldaki durum?

neler oldu neler

10 gundur yazamadık dogru duzgun neler olmus bakalım kısaca:

- butun internet siteleri kapatiliyor, bu blogun da ilk kapandigini gordugumde gercekten benim yazdigim bisey yuzunden sadece benim blogumu kapattilar zannetm, itiraf edeyim.

- gecen cuma sirket ve ajans tayfasiyla bi gezmisiz ki sormayin.. 3 erkek 9 hatun ciktigimiz bu guzide gecede ne yenildi ne icildi neler yasandi kimse tam olarak bilemiyor kihkih..

size ozetliyim:
saat: 20.00 2 dirhem 1cekirdek yemek yiyoruz
saat:21.00 5 dakikada 1kadehleri carpan gencler alkole teslim olmaya baslamislar
saat:23.00 masamizdan bi kizimiz masanin ustunde dansozle kapismak suretiyle 20 euro taktiriyor kendisine ve yan masadan teyzeler "hep boyle oynak gelinim olsun istemistim" diyerek ogluna istiyor kizimizi
saat:00.00 kahve mi içsek ne
saat: 1.15 balansta yeni turku dinliyoruz, süper baba soyluyoruz,hep beraber ne alaka!??
saat: 1.40 tanimadigimiz insanlarin partisine geldik, buraya gelmek icin baya efor sarfettik..
saat: 2.35: mirkelama gelmisiz kokorec kokokoko diyoruz... alalala...
saat: 3.00: islak hamburger mi ev mi, islak mi ev mi, hoop ev!

- hastası oldugumuz sahsiyet
rambo okan avrasya kosusunu kazanmis hepiniz duymussunuzdur. cok takdir ettim kendisini, hayranlikla takip ediyoruz !

- dudaklarımda ucuk cikti cok moralim bozuk..ama moralimi bozan esas sey bu degil, bu ucuk olayi bi sonuc neticede. sorun baska yerde..

-starwarlarindan sonra aliyenlere gectik gercekten. basroldeki
kizimiz pek guzelmis, astronot kiyafetini giyerken poposunun catalini gorduk... simit mi catal mi ehehehue, ahahahah!

- onceki cumartesi otto santral'de
armand van helden diye bi dj'in konserine gitmistik, kendisi cok meshurmus.. ben daha once boyle kop kop fln yapmamsitim valla, biz universitedeyken metalciydik.. neyse enteresanmis, ilk defa dj dinledim bastan sona.. ama literally balta bi ortam vardi yani soyle ki: kizlar tuvaletinde asla sira yokken erkekler tuvaletinde hep uzun bi kuyruk vardi ehehehe. tahminen bir kiza 3 erkek fln dusuyordu yani ozetle (bize ne canim hihi)..

- 29 ekimi evde yaymak suretiyle tukettim. nuri bilge'nin mayis sıkıntısı filmini izledim. sevdim. simdi hedef
3 maymun, meraktayim.

- meshur meshur fantastik oyku
yerdeniz uclemesine yine basladim. universite okumustum birinci kitabi simdi yine basladim.. bu sefer 3unu de ardisik olarak okumak hedefim. bence guzel eserler..

efenim reklam kokan bir yazi oldu
onu yaptim bunu yaptim
efenim bize ne alala
tey allaim yaaa

iyi gunler!
hihoheyttt

20 Ekim 2008 Pazartesi

pazartesi ile cumartesinin farkı

buyuk! mesela: cumartesi sabahlari erken kalkıyorum ne kadar gec yatarsam yatiyim, cunku gunu kacirmak istemiyorum-- pazartesileri ise olaibildigince gec ust limitte kalkiyorum ne kadar erken yatarsam yatiyim

pazar gunu satarwarları bitti, son sahnede aglayan tek starwars izleyicisi olabilirim kanimca, ya da starwars'da aglayan ilk turk kadını! resmen agladim şapır şupur aktı gozyaslarım.

luke ve leia dogarken, padme bu dogumda ölüyorken ve anakin darth vader oluyorken; ben de bildigin agliyordum.. "ah vah tarumar oldu butun aileee" seklinde..

eheheue..


anakine hastayim; misal yukarıdaki sahnede kalbimden koparak bi "amann masallah anakin!" demisligim var.. ama abimiz harbiden baya bi karizmatik wallahi.. bakiniz yani pls!

hastaligimin boyutu çığ gibi buyuyor: telefon melodim, tlfn duvar kadigim, bilgisayarda duvar kagidim, vs vs her gun kendisine bakiyorum bi şekilde

hastasiyiss!

simdi yeni hedef aliyenler. onlari seri halinde izlicez bakalımm!

fundalik karanlik taraftan bildirdi...

15 Ekim 2008 Çarşamba

arkadasimiz idil

arkadasimiz İdil (bkz soldaki fotoda kendini resmetmiş) guzel calismalara imza atiyor.
severek takip ediyoruz!
geyik, sanatsal, fotograflardan sıkıldık!
kendisi ozgun ve guzel işler çıkarıyor kanımca..
cok da anladigimdan deil ama bana hitap ediyor işte bi şekildee!
fototop bilmem ne demeyin, bence final urunler gayet gusell.
misal:



detayli bakmak isterseniz; feysbuk şeysi:
sewgilerrr
fundağ

11 Ekim 2008 Cumartesi

bi konuda

cok zorlaniyorum

10 Ekim 2008 Cuma

dancin queen


yarin mamma mia'ya gidecegiz belki de, cok meraktayim, nasil olacak??
detaylar pazartesi tam burada

----------------------------------------------------------------
guzel guzel, faydali bi calisma olmus...
ama yani geyik tabi ki--konusu, hareketler, espriler vs.
hakkını yemeyelim; sarkilar, kostumler, yillarin tecrubesi birlesince sahnede gayet etkileyici olmuş. kac kere tuylerimiz diken diken oldu izlerken!
beni gayet de icine aldi, surukledi ve etkiledi..
konusu kısaca: annesinin gunlugunu okuyan 20 yasındaki kizimiz, evlilik hazirliklari arifesinde babasinin kim oldugunu bulmaya calismaktadir. ancak malesef babasi olma ihtimali olan 3 kişi vardir. acaba hangisi kızımızın babasi cikacaktir??
abba sarkilari uzerine oturtulmus eglenceli bi muzikaldi. turkiye'de de gereginden fazla populer olmayi basarmis, sasirdik, giderken de donerken de yogunluk ve trafik yasadik. konserde sosyetik insanlarimizdan gorduk, herkes 2 dirhem bi cekirdek gelmis izlemeye fln.. sasirticiydi..
hemen youtube'dan takibe aldım, muzikalden degil ama filminden bazi sahneler var youtube'da, muzikal de bunun hemen hemen aynısıydı diyebilirim:
izleyemeyenler ve izleyemeyecekler icin ahan da youtube'dan linkler:
sewgilerr..

9 Ekim 2008 Perşembe

denizler altinda 20000 fersah

Artık bu blogda "super tatil yaptik" demekten sıkıldık!!

plak bozuk degil, yanlis anlamayin ama tatilin de kotusu olmuyormuş hakikaten..
9 gun yaymak gercekten cok, hem de pek cok guzeldi. Hatta 1 ekim carsamba gunu hayatımın en guzel gunlerinden birisiydi, bundan eminim ! orhan pamuk kitabinda “hayatimin en mutlu anıymıs, bilmiyordum” diyor ya, benimki de o hesap!

efenim neler guzeldi:
-denizden babam ciksa yerim diyen benim icin İzmirin barbunlari
-su alti fotograf cekimleri—surec ve sonuc mukemmel! (bkz. yukarıdaki fotomoto, nirvananin album kapagi gibi walla)
-geyik, muhabbet, king, bi daha geyik, bi daha king kisirdongusu,
-vira vira bira
-gunbatimi, mangal, zucukekmek..
-sirince sarabi, sirincenin kendisi, şirincenin dar sokakları, sirincede winetesting, ne oldugunu orada ogrendigimiz “keşkek” isimli gida maddesi

geldik istankoyumuze.. filmekiminde hic bi filme yer kalmamis sayin seyirciler! Hani gecmis yilarda da istediklerimize yer bulamazdik vs. de bu sefer haftaici gunduz seanslari dahil hic bi filme yer kalmamis. Nasi olcek bilmem, kapida dilenicez heralde fazla bileti olan var mi diye, olmadı dvd.. 2 biletim var simdilik, "donmuş ırmak" ve "limon agaci". bilmiyorum nasil filmler, gorecegiz..

Cumartesi sabahi 12.00de GOLGELER diye bi makedon filmi izledim. Alkazar sinemasinin tanitim panosunda film hakkında: “tuhaf bi film” yazmislar, cidden tuhaf bi filmdi :) bu tuhafliga sahit olan benden baska salonda 2 kişi daha vardi ehehe.. kisaca filmde oluler dirilerle, diriler dirilerle sevisti. Diriler sevisirken oluler geldi..(ratingleri artiralim; bakiniz yandaki foto; bu sahnedeki hatunlardan biri olu digeri diri ehehe..)

neysee efemdim olaylara bu kadar sığ bakmiyim:) okumak isterseniz kisaca konusu soyle: annesi taninmis bir doktor olan kahramanimiz bir kazadan sonra olumden donuyor. Annesi yillar once uzerinde calismak icin bazi kadavralara el koymus ve tibbi amaclarla kemiklerini saklamis. İste o kemiklerin sabipleri geldi bizim cocugu buldu. Sonra da bi tanesiyle bol bol sevistiler diyebilirim :)
Bu arada kesinlikle kotu, bayık bir film degil, izlemesi gayet akıcı ve keyifliydi. Ama cok da etkileyici oldugunu soyleyemem.. ha bi de; yonetmeni meshurmus makedonya’da..

Starwarlara dewam, artik sonlara geldik, oldukca etkileyici..

Sali aksami arkadaslarimiz Badem’ciklerin hayal kahvesindeki konserine gittik. Mekan full’du. Arkadaslarimizin kendi sarkilarini dinlemek benim icin guzeldi ama ben diger coverlardan pek de hazetmedim, misal: sezen aksu bir cocuk gordum, misal nilufer.. aynı aksam Dogzstar’da Ars Longa ve Yora konserleri de vardi. (bu arkadaslar da bogazicinden bizden sonraki jenerasyon yeni gruplar, olusumlar) Bi ugradim ama onlari dinleyemedim.. aldigim istihbarat konserlerin iyi gectigi yonunde.

Orhan pamık efenidinin kitabi bitti, ben sevdim, sonunu sevdim.. gerci sonunu okurken gunduz gunduz sahilde bira icer bi vaziyette gayet keyifliydim. yani o an içinde bulundugum olumlu sartlar komple bunyeme ve algıma sirayet etmiş olabilir..
yine de kimseye tavsiye etmemektir temel prensibim; seversiniz sevmezsiniz ben karismam.

durust olmak gerekirse; bu yazi biraz zorlama oldu galiba ehehe, yani tam cerceveyi cizemedim sanirim :) ama arayi fazla acmayalim dedimdi-- ben yazdım, oldu işte! napaluk.

ozcan denizin de dedigi gibi,
operim bi yanaktan bi gidiktan..
sevgiler,
saygilar,
fundalar..

26 Eylül 2008 Cuma

hayranlık yazısı

bu bir hayranlik yazisidir..

ben hakan kursun'a hayranlık duyuyorum.. kendisini tanimam, hakkında magazin degeri olan hicbisey de bilmem.. 2 tane albumunu dinledim sadece.

hakan beyin ilk albumunu, universite 1. sınıftayken rahmetli arkadasim eser (nami diger kel kevser) hediye etmisti bana. albumun adı kaos. ben istanbuldan bulamamistim da o bana bursadan getirmisti..

tvde cikan
"bogazin usstunnndeee yürürrkennn
mehtap ışıgınııaaa söndururkennn,
atesle oynama dedim oynamadinnn kiii" diyen delinin tekinin klibini izleyip "pha lan noluyo nerden cikti bu" diyip atlamistik.. o zaman turkiyede olacak sey degildi bence, tipki ayni etkiyi bunyemde yaratan bir baska olusum"unlu" gibi..
neyse sevdik, ergenlikte kanimiza girdi kisaca..

tahminen 2-3 yil once "kutle" albumunu (2. albumunu) cikardi.. o album de guzel.. acilis sarkisi superdir mesela, soyle der genc sair "bosu bosuna" isimli sarkisinda;





"okyanus dalgaları
içimde dalgalaniyor...
bosu bosuna aglama eski gunlerin ardindan
cunku gelmeyecekler aslaaa,
asssla"

dun sipor yapmak maksadiyla dolapdere sokaklarini arsinlarken, rastgele geldi yine bir sarkisi aypoduma, hafif de yagmur ciseliyordu, sarkinin ismi Böcek'miş..
soyle diyor;

"Bir Adım özgürlük parayla satılıyor
Sahil cehenneme çevrildi
Geçitlere ağ gerildi
Küçük insanların küçük hesapları bir devi çökertti
Evler eğrildi
Diller kavruldu
Aşk yasakları sardı bütün ülkeyi ve gece kayboldu
Bir çivi çaktılar yedi kişi
Bir kuyu doldurdular on kişi
Geçmişi unuttular şimdiyi unuttular
Küçük çıkarları için
Şimdi saklanıyorlar
Bir gökkuşağının sonunda"

son olarak elimdeki tek veri şu sanirim;
last fm'de 475 kişi yaklasık 6500 kere dinlemis.. onlardan biriyim, hem de yillardir..
baya dusuk bir rakam aslinda, ama yani kotu bir durum yok, populer olmak istese olurdu zaten diye tahmin ediyorum.. para pul, tanidik, camia vs sorunu yok abimizin, unlu plak sirketi EMI'nin genel muduruymus zira..

kimseye bisey tavsiye etmemektir prensibim ama hadi ediyim
dinleyin hakan abimizi, caniniz isterse ve hala dinlemediyseniz..

25 Eylül 2008 Perşembe

R2-D2

"yeni baslayanlar icin starwarz" filmleri evimizde gosterime girmistir..

hayal meyal hatirladigim ve de zamanında cok da yakalayamadıgım malum saheserleri vizyona girme kronolojisiyle izlemeye basladikkk..
ev yapimi yagli tuzlu popcorn, kolazero, sans fistigi ve her efekte sicrayan kedomuz pampiş hanım eşliginde evde starwarz izliyoruz.. pek mesuduz..
harrison ford'un oyunculugu ise izlemeye deger, yani sahanin eski programlarındaki canlandirmalardaki kalitede degerli bir oyunculuk :) abartili tepkiler, el kol hareketleri fln neyse :) bi de harrison fordun co-pilotu peluş yaratiga hastayim ehehe harbi ne işe yaradigi henuz belli degil, "aaghh uuu muoaa" fln diye esek gibi anirarak bize biseyler anlatmaya calisiyo ama yani ne bileyim, renk olsun diye koymuslar heralde filme.. belki de ilerde cok muhim işler basarirr su an bilemiyoruss
2. filmdeyiz, efenim ben kendimi hemen artuditu (R2-D2) ilan ettim bile ehehe. karakterimle ortusuyor wallai billai..

kutsal bilgi kaynagimiz eksisozlukte bir yazarimiz ne demis bakiniz R2-D2 hakkında;

"star wars serisinin olmazsa olmazı ve tüm denklemlerinin değişmezi. eğer o olmasaydı ne imparatorluk yükselirdi ne de yenilebilirdi. kısaca galaktik evrenin gandalf ı dır kendisi. ek olarak starwars serisi oyuncaklarda en çok tutulan şahısdır"-- helal olsun!

heyecanimi mazur gorun, ama heyecanliyim walla yapicak bisey yok,
bakiniz R2-D2 gibi konusmak istiyosaniz asagidaki linke tiklayip bu dili cozebilirsiniz..


ehehe
sagicakla efenim..
aksam 3. filmden devam, arzu ederseniz buyrun beklerizz

22 Eylül 2008 Pazartesi

ask uzerine kisa bir film

Magda: So you're in love with me?
Tomek: Yes
Magda: Then what do you want?
Tomek: Nothing
Magda: You wanna kiss me?
Tomek: No
Magda: You wanna sleep with me?
Tomek: No
Magda: Then tell me what you want!
Tomek: Nothing

19 Eylül 2008 Cuma

instant pleasure

Icinde bulundugum sartlarin bazılarının ne kadar iyi oldugunun farkinda miyim? (misal, bugun cuma)
Ve icinde bulundugum sartlardan bazilarinin ne kadar kotu oldugunun? (misal, 2 gun sonra pazartesi)
Ve icinde bulundugum sartlardan bazilarinin ne kadar beni guzellestirdiginin?
Ve bazilarinin ne kadar beni uzdugunun?

Dun ve bugun cok guzeldi, hatta pek guzeldi...
Guzel insanlar ve boş geyikler bana cok ama pek iyi geliyor...
geyik yapmaktan accayip zevk aliyorum..
rehabilitasyon..

Gunun sarkisi: Rufus Wainwright- Instant Pleasure

soyle demis ozan;
I don't want somebody to love me
Just give me sex whenever I want it
'Cause all I ask for is instant pleasure
Instant pleasure, instant pleasure
(yanlis anlasilmasin, cok neseli bir eser, zabahtan beri dinnliyos burda)

Gunun menusu: roka corbası, palamut salatasi, turk kahvesi, afiyet oldi
Gunun potansiyel eglencesi: taxim taxim taxim & vira vira bira
Hava durumu: dısarda parcalı bulutlu, icerde shiny happy !

Yarin sinan abimizin dogumgunu kop kop kop yapalim diyoruz.. kismetse.. (bakiniz sagdaki fotodaki kapsonlu sahis.)


Hersey yolunda, ve yeterince guzel..
Saygi sevgi vesaire..
adnuF ayaK

17 Eylül 2008 Çarşamba

eksi sozluge sorduk

adinizi eksi sozluge yazdik; siradan bi vatandas olan arkadaslarimizin adini yazinca onlari anlatan bisey cikmadi..

eksi yetkilileri eli bos gondermek istemediler, 'oyle bisey yok ama soyle bisey var' dediler...
biz de eglendik, bakalim sizi bulamadiysak hazreti eksisozluk sizin adininizin yerine bize ne onermis :)

bahadir yilmazlar: basarisiz dograma-- bence olur :)
funda kaya: findik yagi
ozlem menekse: on bellekleme
sinan tinar: sigara bira-- karakterle ortusuyor
emir erunsal: enine boyuna-- bu da iyi
asli akbulut: afrika turku -- bu ne abii
berkay ozcan: bedava corba-- ahahahah

iste boyle ne umduk ne bulduk aksam aksam
wala bana inanmiyosaniz yazin eksiye adinizi, bakinn
:)

we dont need no ajitasyon

gunlerdir pek de iyi oldugum soylenemez..
daha dogrusu iyiyim de super oldugum soylenemez.. (bu cumleden kizimizdaki beklentilerin ne kadar yuksek oldugunu anliyoruz sayin seyirciler)

neyse ki bu aralar yine sık sık film izlemeye basladim,
son 10 gun icinde 4 ay 3 hafta 2 gun, die welle, fantastik dortlu, be kind rewind ve broken english filmlerini izledim hatriladigim kadariyla... yine eski film izleme tempoma donuyorum yavas yavas.. filmekimi de geliye zaten....

bugunlerde esas isimiz, cok sevdigimiz hocamiz (gecen bahar seminerine katilmistik) seyfi teoman'in Tatil Kitabi'na gitmek.. cok merak ediyorum, hocamiz diye demiyorum baya da odul almis filmle, hem de ilk filmiyle, helal olsun.. mutlaka izlemeli...

4ay3hafta2gun beni bitirdi.. cok uzuldum, en az 5 tane sigara ictim daraltidan, tirnaklarimi yedim.. kadinlarin asagilanmasi konusu beni cok etkiliyor zaten neden bilmem, yani etkilemesi normal de :) diger konulara gore daha bi duyarliyim nedense, neyse iste cok fena oldum..
-spoiler-kizimiz kurtaj derdinde, kurtaj yasak, romanyadayiz, sigara yok, oteller leş, kurtaj parasi yetismeyince isin icine baska anlaşma platformlari giriyor vs- yanilmiyorsam film cannes'da butuk odul almisti.. basarili bir calisma, juriye katiliyorum..

be kind rewind da guzeldi guldum, eglendim kendi capimda, bu filmi bertan, bahadir ve tolgayazan uclusune siddetle tavsiye ediyorum, kendilerini bulacaklardir, mutlaka izleyin.. (psycho 3'un cekimlerine hemen baslayacaksiniz!)

ama broken english'i daha cok begendim..
film hem bridget jones gibi, kadın izleyicinın kendisini kolayca ozdeslestirebilecegi bir sekilde ve trajikomikce akiyor, hem de onun gibi klişe degil, işin ucunu beyaz atlı prense degil, daha guzel bir yere bagliyor..
basrol kadin oyuncumuz kotuydu, yani cok fazla teatral oynuyor gibi geldi... paris sahneleri superdi.. vs..vs.. izlersiniz...

su an turkiye ortalamasındaki her 5 kişiden biri gibi ben de orhan pamukun yeni kitabini okuyorum.. onun hakkında da yazacagim iki satir, ama bitsin, henuz ucte birinde bi yerlerdeyim..

evet ajitasyona ihtiyacimiz yok, hersey yolunda ve yeterince iyi! sadece manyakca suppperr deil.. yani zaten nasil olsun, adrenalin bagimlisi gibi, tehh.. pehh..
ne de olsa mevsimlerden sonbahar..
:))
operge

8 Eylül 2008 Pazartesi

dunyanın butun ciceklerini diyorum, butun ciceklerini ogretmenim!

Aveyagları'nda işe girdigimde oryantasyon programi yapmislardi ve arada katılım olsun hesabı bazı 'enteresanlıklar' talep ediyorlardı.. mesela “bugun burda kendinize bir mektup yazin, biz size onu 1 sene sonra postalayalım!” gibi.. 6 ay/1 sene sonra kendime yazdigim o mektubu almak hakikaten enteresan olmustu.. kabul edeyim.

Oryantasyondaki baska bir enteresan talep de herkese absurd sorular sorup cevaplarını uluorta konusmaktı..
benim sorum: “hiç olmayan bir sey/icat hayal edin, ne hayal edersiniz"di..
benim aklima anlamsızca dunyadaki butun filmleri, sarkilari, kitapları vs bir tane microchiple beynime yuklemek geldi.. bi de utanmadan bunu hic tanimadigim 50 kişiye yeni basladigim bir sirkette soylemek durumunda kaldim.. aslinda o zaman bendeki potansiyel arizayi ve kafa kopuklugunu anlayip, nobetcileri cagirip “bu arkadas buraya uygun deil” demeleri lazimdi da neyse, 2 senedir bir sekilde gelip gidiyoruz iste...

Asil diyecegim su, bugun okullar acildi, mudurler konusuyor, genclige hitabeler okunuyor, sesleri buralara geliyor vs...
bilmeden beynimizin duvarlarına cesitli cagrisimlar cagiriyorlar...
ben de kendi gencligime hitabetmek istiyorum.. ayni cumlelerle...

ey gencligim! Butun tersanelerine girilmis, butun kalelerin zaptedilmis, ruhunun her kosesi isgal edilmis olabilir.. ve bunu yapanlar dunyada emsali gorulmemis bir galibiyetin/sistemin mumessili olabilirler...”

Cok dokunaklı oldu...

Herneyse, oryantasyondaki mikrochipi icat etmek uzun surebilir,
zaten o bir arac,
esas amac belli:
En guzel filmleri izlemek, butun en guzel sarkilar dinlemek, butun sehirleri, daglari manzaralari dolaşmak, butun cicekleri koklamak, butun kitaplari okumak, butun sporlari yapmak, en guzel muzikleri yaratmak, aptallaşmak, dağılmak........

Cokca Pazartesi sendromu kokan bu yazim aynı zamanda fazlaca romantik de oldu sanirim.. (not only.. but also..)
Ama iste napalim bugun de burdan esti..

Operim siz sadik okuyucularimi teker teker yanaktan...
fundalikk

5 Eylül 2008 Cuma

naparsın ekmek parası

bizim sirkette hakan arkadasimiz var.. internet islerimizden sorumlu, kravat takamayan sorunlu bir kişi kendisi...

yine ben bir gun blogum hakkında atip tutarken bu blogdan nasıl para kazanip koseyi donecegimi vs anlatirken, hakancigim blogumdan reklam geliri elde etmemin kac firin ekmek yedikten sonra olabilecegini acikladi bana sagolsun(bir nevi suratima carpti)...

neyse akabinde cikardi 1 ytl verdi uzulmeyeyim diye, "al benim reklamimi yap" dedi..
ben de burda simdi onun haberi olmadan reklamini yapiyorum...

hakan! verdigin o 1ytl ile simit aldım, afiyetle yedim, sagol buyuksun!

** ve reklamlar**

  • hakan nefis bir insandir
  • kalın kece kalemlerle defterine notlar alir
  • bizim pek anlayamadıgımız internet odulleri alir
  • kravat takamaz
  • gomleklerini asla utulemez
  • ama sahanedir
  • bu bir reklamdır
  • ahan da fotosu

2 Eylül 2008 Salı

hosgeldin ramadaaan


konumuzla alakası olmasa da ramazan deyince aklima geldi

"seni hic unutmayacagim emir erim saban...."

aksam bulsak da seyretsek mi ya :)

29 Ağustos 2008 Cuma

AKSAMM

cahide hanimlara gitcekmisiz nisantasinda
hadi bakalim hayirlisi
kac cesit insan gorucezz...
---------------------------------------------------
gittik, cesit cesit insan da gorduk
kisaca soyle seyler;

  • kapida girmek icin yarim saat bekledik, anlamsizca kuyruk vardi
  • icerde dizilerimizin kralicesi sehrazat hanimin dogumgunu vardi, kendisi surekli gozlerindeki sevinc gozyaslarini silerek sevdicegine sariliyordu
  • ayni ekipte sahan beyler de vardi, o ekipten birileri kavga cikardi sonra anlamadik, masalar devrildi fln..aksiyon oldu.
  • butun bunlarin disindaa ne vardiii? hah, memeli erkekler vardi sarki soyluyorlardı, şov yapıyorlardı. biri masamiza gelip bana sarildi, "janniimm hosgeldin" dedi, anlamadım. efenim?
  • ya iste gerisi bildigimiz klasik hos ve de bos kizlar ve mangırajlı erkekler ve bunnarin default tepkimeleriyle sarilmis bir atmosfer... ha bi de benim gibi masum gozlemcilerr...

ehehu

28 Ağustos 2008 Perşembe

yaz geldi, yaz gitti, geriye ne kaldı?

yazla ve ayni gazla gelenler:
  1. dondurma- karpuz- incir-haslanmis misiiir
  2. bulgurlu soguk corba
  3. sort, parmakarasi
  4. missmini etekler
  5. efenim narcicegi ojeler
  6. boncuk boncuk terlemeler
  7. deniz-gunes-kum-bikinili kizzlarr
  8. trafiksizlik
  9. park ve de yaz konserleri
  10. kas+olimpos=bozcaada*kusadasi
  11. klima tutulmalari
ve de ozlenenler:
  1. kartopu + kar tatili
  2. sicak mercimek corbasi
  3. kot pantalon & spor ayakbagi & mont kombini
  4. yagmur, camur
  5. atki-bere-eldiven
  6. babylon ve gitsek mi gitmesek mi kafamizi karistiran antin-kuntin konserleri
  7. film festivalleri ve akabinde beyin zortlamasi gecirip evde bayginlik gecirmesi ama ertesi gun bunu unutup yine 5 filme gitmesi
  8. istanbulun kis denizi, gemileri dizi dizi
  9. ve sanirim ben boyle guzelim, falan filan
aman gitsin yazla ve de ayni gazla denilenler:
  1. bikini giyme ve gururla tasima streci
  2. manikur-pedikur-agda ve sonu gelmeyen cesitli bakim onarim calismalari vs vs vs
  3. sicaklar
  4. soyle bi agiz tadiyla sucuklu ve/veya pastirmali menemen yiyemedik sicaklardan kardes
  5. kapinin onunde asfalt yol bakim onarim tantanasi= toz topraktan kapiyi pencereyi acamama endisesi= ah o sipsi besiktas belediyesi
  6. cok sicaklar, egzajere sicaklar, oha sicaklar! artik kuresel isinmasak?!
  7. ha bi de surekli tatilde olan arkadaslarimiz sehrimize kesin donus yapsinlar artik, osledikk
ehehe
operim!
fundanizz

27 Ağustos 2008 Çarşamba

bugunun yanina check atalim, neden?

- iste guzel calistim, dalga gecmedim!
-ogle yemegi guzeldi; 4hatun biseyler alip eve gittik, salata yaptik, uzun mesk dedigin sonsuza kadar surmemeli, en fazla ne kadar surmeli argumanini kendimizce yorumlarla tartistik, salata malzemeleri yikandiktan sonra suyu nasil, neden kurutulur vesaire vesaire hatun muhabbetinin dibine vurup, turk kahvesi icip ise geri donduk...
-hic sigara icmedim, birakicam umarim-- sanirim kimse inanmiyor ama napiyim iste bu da boyle bi girisimdi bugun
-..da sabahtan beri cerez merez yiyorum bu kotu haber!
-evimdeyim, muzik dinliyorum, en sevdigim is..
-fenerbahzemiz kazanmis, e tabi sampuanlar ligi bizim ligimiz :p

falan filan
uzatmadan yatayim, dinleneyim..
hic bir turlu ekrana bakmayayim artik, yetsin bugunluk

rumuz: antig S

kihkih ;)

25 Ağustos 2008 Pazartesi

22 Ağustos 2008 Cuma

akrebin gozleri akrebin akrep


aksam akreplerin konserine gidiyoruz!
bakalım nasıl olucak?!

------------------------------------

evet evet kesinlikle fena olmadi! sevdicegi yanima alayim balladlarla duygusal bi aksam yasayayim hevesiyle gelenler vardiysalar ters koseye yatmislardir kanimca! tam bir 80ler rock konseri yasadik.. gencligimize donduk, neredeyse kafa salladik.. yeeah!

ama yani itiraf edeyim, 'ustalara saygi' baglaminda gittigim konser bana bi yandan 'vay be afferim abimlere' dedirttigi gibi bi yandan da 'essek kadar olmusuz, yillar ne cabuk gecmis yau' dedirtti..

bu konseri de soyle rakamlarla ozetleyelim:

- davulcu solen tadinda bi sov yapti, sirtinda 1500 fonta yazilmis 'rock&roll forever' dovmesi vardi.. adam efsaneymis ama cidden, takdir ettim..

- 500 tane pena, 1000 tane baget attilar sahneden, biz havamizi aldik ayri.. o da bizim kabiliyetimiz diyelim..

- gayet kalabalikti; artik bilmem kac bin kisi vardi..(iyi ki rakam veriyoruz ehehu)

-koncerto 1.5 saatten uzun surdu ve bekledigimiz sarkilarin hemen hepsini hakkiyla soylediler..

- ve son olarak; 15 senede muzik zevkim baya bi degismis guzel arkadaslarim, net gordum bunu.. ;)

- ha bi de; parkormana varmak da ordan donmek de 1 saatten uzun suruyormus, isyanlardayiz..

neyse iste
iyi ki gittik gorduk, iyi oldu..

rocknroll forever!

yours,
fu
fung-hu!

21 Ağustos 2008 Perşembe

uyku modu aktif

uzerinize afiyet dun aksam 20.00 sularinda yataga girip sabah 08.00 sularinda o yataktan ciktim.. evet evet, oha!, 12 saat uyumusum.. ben buna sarj olmak degil pili degistirmek derim!

hal boyle olunca oldukca genis yelpazede ruyalar gordum.. eskiden muzik yelpazesi vardi, cikolata renkli sanatcilar gelirdi programa, o misal, benim ruya yelpazeme de cikolata renkli sanatcilar ... ehehmm .. oha noluyoruz !

yok yok, keske oyle olsaydi..
yerine korkanç ruyalar gordum.. zın zın zın! psikolojik gerelim!

mesela bir ruyamda topluluk onunde sarki soylemek zorunda kaliyordum ve butun sarkiyi detone soyluyordum.. duzeltmek isteyip bi turlu sesimi, tonumu duzeltemiyordum.. (ruyalarda sıkca rastalanan kosmak istedip kosamamak, bagirmak isteyip bagiramamak temasinin degisik bir versiyonu).. psikoloji okuyan muzisyen arkideslerime sesleniyorum, bu ruya normal mi, neye işaret etmekte?

neyse pili degistirdim ya, nese ve enerji icindeyim sabahtan beri.. nefis bir olay!

bi blogda tesadufen "what a journey so hard to describe" cumlesini gordugumden andan itibaren, yani sabahtan beri, "aypodum aybalamdan" tim booth- dance of bad angels'i dinliyorum. bugun 10. kere, hayatımda da 1500. kere dinlemis oldum boylece..

işyerindeki cetvelimin ustune stabilo kalemle "god is love, and a lover i'll be" yazmistim gecen sene, benim oldugu belli olsun diye... yunus gunce'nin kolunda da "god is love" dovmesi var o da kolunun kendisinin oldugu belli olsun diye yaptirmis olabilir.. kuvvetle muhtemel.

işte boyle ıvır zıvır seyler...
keyfim cok yerinde, o kadar ki sigarayi bile birakabilirim!
miranda july kafasındayım.

evde yeni oyuncagim mekbukumla konulu fotoroman cektim..
kamuoyuna armaganim olsun,





bi de bu var:
bu neyi anlatiyor bilemiyorum




severim
neyi mi?
herseyi!
sevgi pıtırcıgınız,
jan klaut fundamme

18 Ağustos 2008 Pazartesi

sahaneyim sahane

Cumartesi gunu hayatımı kendime zehir etmeye adeta soz vermistim!

Evde bos bos tv izleyip kendime psikolojik eziyetler yapmaya calisirken birden ekrandan bana dogru koşan kaslar gordum.. amann o da nesi, bir adam var diyorum, bir adam, Usain Bolt, koşa koşa ekrandan bana dogru geliyor...yavaş çekimi icat edene bin tesekkur, abimizin insanustu eforu, sag kolu, sol bacagı, ehem neyse daha fazla detaya girmiyim..
Vallahi helal olsun! Masallah guzel kardesimiz insanustu bir eforla dunya rekoru kırmıs..
Ne de guzel kostu, gurur duyduk..tam olarak neyden gurur duydugumuzu bilemem, ama duyduk iste..
Son saniyelerde ellerini yana acmasa kim bilir kac saniye farkederdi geyigine girecekmis gibi yapip konuyu uzatmadan kapatiyim... (kac saniye farkederdi siz yine de merak ediyorsaniz, size bilimsel bi yaklasım )

Cumartesi gunu usain bey evimizi 15-20 dakikaligina senlendirse de benim derdime nihai derman olamadi elbet..
Neyse ki selin hanimlar Cumartesi aksami Kucuk Beyoglunda soguk buhar banyosu yapiyolardi ve gelmek zorundasın! dediler de onlarin yanina gidip acılabildim...
kucuk beyoglu nevizade sokagina alternatif, emek sinemasinin arka sokaginda bu yaz sıkca takildigimiz mekan.. ortamda serinlemek icin bu yılın modası su/buhar puskurten aletlerden var, ama 3-5 tane degil sanirim 50 tane var eheh, serin su bombardımanından adeta goz gozu gormuyor, nefes alınamıyor :)) ne garip diyor insan, kuresel ısındık, daha basimiza ne icatlar gelecek, bu gozler ne manzaralar gorecek onumuzdeki 15 senede, kim bilir...

cok nefis bi masamiz vardi.. 4 hatun+ 1 bıdık birbirimizin kafasini saatlerce utuledik..bidigimiz kim derseniz kizkardes kontenjanından masamiza dahil olan 90li bir heyecan kumkuması... biz abla hatunlar olarak cok derinlere indik, yuzeylere ciktik, “amaaan petrol” dedik, serefine dedik, way sereff! dedik ve olaysiz dagildik..

Pazar gunu susam sokaginin guzide kafesi susam kafede alacatı kahvaltısıyla basladı.. pek guzeldi, nefisti hatta enfesti diyebilirim!

Akabinde PARA muzesini gezdik, neden bilinmez.. (bkz soldaki foto, sanirim serinlemeye girdik itiraf edeyim)
çıkışta istiklalde asagi yukari yurumek suretiyle beynimize gunes gecirdikten sonra TEDdeki tenis turnuvası finaline gittik..

Yillardir tenis maci izlememistim..
Yerlerimize yerlestikk ve karsımızda mac baslamadan once kortta ısınan 2 oyuncumuz.. saga baktim kirmizili bir adam sola baktim mavili bir adam.. bi daha sag, bi daha sol (hmm hangisi daha yakısıklı—tamam buldum) “maviliyi tutuyorum ben!” dedim.. ha sonra gercekten tuttum da, sayilarini alkisladim, “vamos frederico” diye bagirdim, o da korttan “uuugghhh aaahhggh” falan diye bagiriyordu topa her vurudugunda ama sanirim bana ozel bi mesaj degildi bu ehehe..
Neysem, bizim cocuk sampiyon oldu, potekizliymis, frederico gil... helal olsun dedik...

Ordan hoop, sepetciler kasrina, nouvelle vague konserine.. benim 3 sene once izledigim ve de hastasi oldugum uzun sacli hatun gruptan ayrilmis, yerine bet sesli bi hatun gelmis.. uzulduk..
"too drunk to f.ck" isimli sarkida butun kasır zıpladı, ne merakliymis efenim halkimiz bu sarkiya hehe..

Gun battı, uyku geldi, biz gittik...
Yorgunluktan fenalik geciren bunyem ve ben...
Ve sonrasi ev ev ev, uyku uyku uyku...

Operim!
Hadi saglicakla kalalım!
Helga

14 Ağustos 2008 Perşembe

bu is cok zor yonca

dun harbiye acikhava konserleri kapsaminda teodor ve senfoni orkestrasi konserine gittik..

Teoman beyler sahnede icinde ne oldugunu goremedigimiz siyah bi bardakta gorunuse gore 'su' iciyorlardi.. birden baska bir bardaktaki suyu siyah bardaktaki suyla karistirmasinlar mi, ehehu, seyirci anlayip gulunce bize bi de yandan gulucuk atmasinlar mi sahneden...

afiyet bal seker olsun yarasin teodor bey dedik, senfoni esliginde girtlagini yirtan teomani abimizi izledik..


bazi sarki sozlerini ictenlikle zorlama buldugum unlu populer rockcimiz teoman, dun aksam sahnede bolca ıkındı diyeblirim, ama bazi sarkilari ve sozleri de baya iyi geldi itiraf etmeliyim..misal; paramparca'yi yillardir sevmisimdir, harbiye ortaminda da konser izlemek ayri zevk dedik ve hep bir agizdan soyledik sarkilari...


ordan hoop, ortabahceye aysemsettin'in dogum gunu kutlamalarina ugradim.. aysecigim ki biricik denizimizin annesi, biraderimin hayat arkadasi olur kendisi, 'yas 35 yolun yarisi..' diyip diyip kadehlerimizi cinlatti.. neyse ki asli arkadasimiz 100 yasina kadar yasayabilegimiz olasiligindan bahsetmek suretiyle icimize su serpti saolsun..


yillar geciyor farketmesek de..


sonrasi yorgunluk ve uyku..

derin ve guzel bi uyku..


bugun de kalkip ise gittim her zamanki gibi..

calisirken; baska bi deyisle gunluk monopoli aktivitelerimi gerceklestirirken bi an durdum ve dusundum..

5n1k

bugun burda ben bunu neden yapiyorum?


basta kendim olmak uzere herkese is hayatinda muvaffakiyetler dilerim efenim

neyse ki yarin cumaa ;))


saygilarimla,

fu for fundetta

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Baskalarının hayatı


Dun izledim, “das leben der anderen” isimli filmi, begendim tavsiye ediyorum herkese.

Film hakkında uzun uzun yazmyacagım, sadece içimdeki gizli kahramanı net bir sekilde tetikledigini soylemeliyim... bence guzel bir kahramanlık filmi.. afferim dedim.
İzleyin mutlaka..

Ha bi de arjantin'den, kanada’dan, efendim ispanya’dan, hatta ukrayna’dan blog’umu okuyan arkadaslarıma coook tesekkur etmeyi borc bilirimm.. eheheu
Opuldunuss!
fundaniss

9 Ağustos 2008 Cumartesi

einmal ist keinmal

dunden beri canim cok ve de pek cok sIkIldI.. (once bi halim nicedir haber vereyim rahatlayayim, midem mi bulaniyor, keyfim mi yerinde burdan yazmadan duramiyorum)

bir kac gundur siz degerli okuyucularimin beynini 'sakalli bebek nereye gitti, yasiyorsa ortaya ciksin!' ya da 'horlayanlar horlanmamali!' ya da 'kaldiramazsan kaldirirlar gulum' gibi bos gundemlerle mesgul etmeye cok hevesliydim..
ama olaylar bekledigim gibi gelismedi, hayatimin zevzek gundemlerinden biraz siyrilmak durumunda kaldim bu gunlerde..

uzatmadan diyeyim diyecegimi;

bugun buraya 'einmal ist keinmal' demeye geldim, yani bir kere olan sey hic olmamis sayilir demeye..

soyle ki, sadece bir tek hayat yasadigimiz icin bu hayati oncekilerle karsilastiramayiz ya da kusurlarimizi gelecek hayatlarda gideremeyiz, bu nedenle de ne istedigimizi bi turlu bilemeyiz...--hmm..

bu baglamda, hayatimizla ilgili yaptigimiz secimlerde, diger secmedigimiz yolun daha mi iyi daha mi kotu ya da nasil olabilecegini tam olarak bilemedigimiz icin, ya da 'vazgectim ayni sartlarda, zamanda doneyim ben oteki alternatife bari' diyemedigimiz icin, hayatimiza dair aldigimiz kararlarin hic bir anlami kalmiyor.. kundera soyle ozetliyor 'olaylar nasil gelisirse oyle yasiyoruz, onceden uyarilmaksizin, rolunu ezberlemeden sahneye cikan tiyatro oyuncusu gibi..'
provamiz hayatin kendisi olup cikiveriyor..

boyleyken boyle.....

travis calmaya basladi radyoda ve billur bir ses icime nufuz etmekte, tam da su anda, burda...

bir melankolik hallerdeyim sayin seyirciler...biri gelip aciklasin nedenini.

sevgi sart diyelim yine: banyoda, mutfakta, yatak odasinda, koltukta, salonda sevgi sart!-- evet tamamen katiliyorum!

ve bence sakalli bebek ortaya cikmali bakalim sakallari ne hale gelmis gorelim, kiyamet alameti olmak neymis, nasil bir hayat gecirmis, kendini canli bomba gibi hissetmis mi, neden biz kucucuk cocukken bizi korkutmaya calismis, yaslilik doneminde de sakalli dede olarak gundeme gelmeyi planliyor muymus.. vs vs aciklasin bize..

basta kendime olmak uzere herkese esenlikler dilerim '(
sevgilerr,
fund

31 Temmuz 2008 Perşembe

neden bilmem

cok mutluyum ehehuu

bozcaada pek güzeldi

su an, apti kedim tv'de off reklaminda uçusan sivrisinekleri ekrandan avlamaya çalışadursun, ben varolmanın dayanılmaz hafifligi icindeyim.. gerçekten umdugum gibi cok "iyi"leştigim bi tatil gecirdigimi belirterek konuya hafiften gireyim sayin seyirciler.

yolculuk:
bozcaada tatilime mukemmel basladım!
bizim bu abbasaga'da bi takım konserler oluyor yazin, bilenler bilir.. bir avuctan ibaret abbasaga parkımızı otoparka cevirmeye calisan hainlerden kurtardiktan sonra belediyemiz saolsun, "bunlar bu parkı seviyo, sevindirelim garipleri" demis olsagerek, 2 senedir yaz aylarında senliklerimiz pek mustesna geciyor.. gerçi basçemkirik komsum seline hanım surekli belediyeyi arayip, cocugu falan olmadıgı halde, "cocugumu uyutamiyorum, kisin su sesi, aaaaaa" gibi yalanlarla menapoz teyzelik yapip konserlerimizi baltalayama calissa da konserler tam gaz devam.. aslında sinema gosterimleri sirasinda recep ivedik beyin kufurlerinin parkta yankilanmasi zaman zaman rahatsiz etse de olsun, destekliyorus gonulden..

işte benim yola çiktigim gece parkta ezginin gunlugu konseri vardi. soyle bi parktan gecip gidecekken cakildim kaldim konsere...1980le basladilar... "sigaramin dumanina sarsam saklasam seni... aaah kucucuk gemi, doner mi bir daha geri... agzimda ball gibi tatli bir turku bir inerim bir cikarim bu yokusu.. anlatsam şu kiraz mevsiminin para kazanmak mevsimi değil,sevişme vakti olduğunu..." ve daha ne sarkilar, ve bende ne duygu sellerinde bogulmalarr. gozyaslarinizi bitti sanmayin..

derken asmalimescitte buldum kendimi, yolluk bi bira ve dustumm yollara..
sabah geyiklide actim gozlerimi, orda bozcaada vapurunu beklerken kahvalti yaptim.. gercek ezine peyniri, gercek domates ve yillar sonra gercek yumurta yedim..

bozcaada gunlerim:
rengigul pansiyonda kaldim.. yani, ressam ozcan hanim teyzemizin nevi sahsina munhasir evinde konakladim.. odamda soyle bi tablo vardi cok hosuma gitti..





bozcaada muzesine ela hanimin onerisiyle laf olsun diye gittim ne yalan soliyim.. napicaktim ne muzesi onyargisi aninda degisti.. muzede 2 saat gezmişiz, bir saat sonra turistlere "biz bu adayi taa fatih zmaninda aldik efendim, biliyo musunuz" gibi cumleler sarfederken buldum kendimi ehehu :)) ve bittabi adadaki rumlarin ve turklerin dostlukları, hukumetlerin, savaslarin ve yanginlarin ettikleri derken gozumden 2 damla yas suzuluverdi.. bu kadar duygusal bi enik oldugumu bilmiyodum sayin seyirciler..2 damla yaşıma daha girdim..

deniz cok guzeldi.. su sicakti, kum sicakti, ben mutluydum, kitabim nefisti, cocuklar gibi sendim! (bkz; sol taraftaki foto) adada adali yazlikcilarla takilma imkani bulduk.. onlarla tavla oynayip, lak lak yapip, bombos oturup, zamansiz oylece olabilmek guzeldi..
haftasonu yukarda bahsettigim bascemkirik selin hanımlar tesrif ettiler, aman bi deniz levregi, bi ahtapot yemisiz ki sormayin...pek nefisti..


oneriler;
turk mahallesiyle rum mahallesini ayiran yola konumlanan dev agacin altindaki kahvehanede sakizli turk kahvesi! kahveniz; acibadem likoru, 1 adet cikolatali cigar, 1 adet cikolatanin kendisi, 1 bardak su ile servis edilir, afiyetle icilir, itinayla fal bakılır..
diger onerilerim; rengigulde kahvalti, limanda taki resoran, limanda gunbatimi ve ayazma plajinda deniz+ gunes+ kum+ bikinili kizlarr...

mutlu son:
pazar donduk, donme telasi midemizde asit yaptı.. elacanla donuste geyiklide otobusumuzu beklerken kumsalda cekirdek yiyip gunbatimini seyredip, yildiz kayması avcılıgı yaptık..malumunuz; dilekler birikmis..
bu gunlere geldim..
tertemiz, miss gibi bi tatildi
gayet "iyi"yim!
saygilarimi sunarim efenim,
fundaniz..

23 Temmuz 2008 Çarşamba

kedi geldi, ben gidiyorum

kedi geldi, hasret giderdik..
"sahibi gibi seviyor disarlarda gezmeyi" dedik affettik, bagrimiza bastik kendisini..

ben gidiyorum bozcaadaya bu gece..
4 gun kalacagim ve cok "iyi"olmayi hedefliyorum..
yoruldu bunyemiz istanbulda, biraz da sakin olmali..

hadi saglicakla,
sevgilerr
fundalikk

21 Temmuz 2008 Pazartesi

vapurda sevgi şart!


Kim mükemmel, kim hep doğru, kim davranabilir ki hep peygamber gibi?
Cevap veriyorum—ben degil..

Nasıl bir insan gibi göründügümü cok umursuyorum. Peki nasıl bir insan gibi göründügümü biliyor muyum, cevap—bilmiyorum..

Pazartesi Pazartesi sendromdan sendroma kosmayalim simdi..
Ben size haftasonumu anlatayim inceden;

Cumartesi gunu hayatimda ilk defa masaja gittim.. dogumgunu hediyemdi, her yerime “yaglar-ballar-kirmizi narlar” surduler, kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yogurdular, bir kac kere uykuyla uyanıklık arasındaki ince cizgide buldum kendimi.. faideli biseymiş, insanin agzindan sular akıyor gevsemekten, “su zenginler de işini biliyomus canim” derkennn;

Cumartesi gecesi istanbul’un gozde mekanlarından Sortie’ye gittikk. (Mekan secimi bana ait degil, nişan sonrası eglence baglamında gidildi, ama Cumartesi gecemi orda gecirme secimi bana ait, bunu inkar edemem!)
neysem, ben hayatimda bu kadar leş hatunu bir arada gormemistim.. tuvalette kafalarindan asagiya parfum bosaltan kizlar, en abartili makyajlar, ordan burdan portlayan memeler, bacaklar.. vs..vs vs..
Bu kadarini beklemiyordum, bir tane de guzel kiz gelmez mi kardesim sortie’ye soyle tvde gordugumuz gibi sosyetik falan.. hic oyle guzel sosyetik bi hatun goremedigimiz gibi, onlarin “wanna be”lerini bolca gorduk.. cok sasirdim sayin seyirciler, bu kadar leş olmasını gercekten beklemiyordum..

Pazar gunu kadikoy vapuru, caddebostan sahil, kozde patlicanli pizza, teknosa’da 500gb external harddisklerin arasındaki fiyat farkını anlamladirmaya calisan benim kişisel beyin fırtınam ve uyku uyku uyku... istanbul’da herkes nereye kacmis sayin seyirciler, sokaklar bombos, trafik sıfır, asfalt suratıma 45 derece hava carpiyor, ustelik nefesi egsoz kokuyor...

Derken bugunlere geldik..
Dun aksam, surekli evden kacan kedime yol verdim...

Ve sabahtan beri beynimde tekinsiz bir sual: iyi bir insan miyim kotu bir insan miyim? Sanki bugun karar vermem lazimmis gibi ben bunu tartisadurayim, dun dogumgunu olan biraderim bir sarkisinda durumu aciklamis, noktayi koymus; “kim davranabilir ki hep peygamber gibi?”—cevap açık “kimse, sadece peygamberler..”
bu durumda peygamber olmadıgımıza gore bu cevapla hazırol’dan rahat’a gecebiliriz..

Sözlerime jenerik bir temenni ile son veriyorum;
Bir zamanlar ortakoy yolundaki sevgi duvarında yazdigi gibi;
Sevgi şart! vapurda, metroda, takside, çarşıda, evde, işyerinde, servis araçlarında, uçakta sevgi şart!

18 Temmuz 2008 Cuma

Nedir bu daldaki durum?

Dun aksam ozgur arkadasimizla iş cıkısı ictigimiz 2 bira aç karna bunyemde on kaplan gucunde tesirde bulundu. Eve gittim, kendimi o yataktan bu kanepeye, bu kanepeden beriki koltuga attim, yıllar yorgan oldu ben yastık..
sonra biraz kendime gelince gecen aylarda alip da nedense izlemekten kismen de olsa kacindigim Haneke klasigi, La Pianiste (piano teacher) filmini koydum playera, mevlam kayıra..

Gercekten de bir solukta, gozlerimi kirpmadan izledim.
Adam huzursuz, film huzursuz, final huzursuz..

Yıllar once bu film vizyona girdiginde arkadasimin annesi ve babasi Adrian Brody’nin piyanist filmi zannedip bu filmi o niyetle izleyip, cok sasirmis ve isyan etmisti, ben de bu durumla cok eglenmistim.. En iddiali sahnelerde bu ebeveynler gozumun onune geldi ve onların tepkilerini hatirlayip sinsi sinsi gulumsemekten alamadim kendimi..

Neyse konuyu cok dagittik, filme gelelim...
Kadın oyuncumuz efsane basarili, cannes da falan odul almis, bir degil 5 odul de ben veriyorum.
Hırsı ve yalnizligiyla babasi gibi kafayi yemeye yakin bir noktaya gelmis bir kadının hikayesini izledik. Bas rol oyuncumuz bir yandan cok basarili, ulasilmaz, dokunulmaz, hayranlik uyandıran bir piano ogretmeni, bir yandan babasi delirerek ölmüş, annesiyle ayni yatakta uyuyan ve eve 1 saat gec kaldiginda annesiyle tokatlasarak kavga etmek zorunda kalan, surekli eldivenle dolasan ve yolda gecen birisi ona carptiginda omzunu temizleyen, dokunulmaktan tiksinen bir kadın.
Cinsel anlamda siradan cinsellik yasamayan ya da yasayamayan bir karakter. Tum bunların sonunda bizim sapkinlik olarak yorumladıgımız cinsel alanlarda buluruz teyzemizi.. porno dukkanlarında erkeklerin spermlerini sildikleri mendilleri koklayarak ya da acikhava sinemasinda sevisen teenage’leri izlerken iseyerek tatmin olmaktadir.. vs...

Bu teyzemize hayran olan yakisikli, havalı ve “normal” bir genc bu kadını arzulamaya baslayinca olaylar pek fena karisir.. gerisini izleyin ve gorun..

Haneke yine Cache’deki gibi oylece birakiveriyor sonunda seni kendi basina..

Funny Games’de de ayni sey olmustu.
İlk izledigimde fenalik gecirmeme ragmen, bunu unutup, bir kac yil sonra bir kere daha izlemeye karar verip, 25. dakikada yine dayanamayip, "bunu kendime yapamayacagim" diyerek filmi cikarmistim. Filme dayanamadigimi, begenmedigimi vurgulamak degil, aksine adamin bunyeye basariyla ve yeterli dozda enjekte etmeyi basardigi huzursuzluğu ovmek derdim.

Ben de bu yazimi huzursuz ve cıvık bir fotografla sonlandirmak isterim. Cocukluk askim 80lerin en bence en yakisikli jonu Kenan Kalav’la cektirdigimiz fotografla yazima son veriyorum.. fotomontaj falan degil, santajmontaj hic degil, gercek bir foto.. ehehu..

Sewgilerr,
Saygilarr,
Fundalarr!

15 Temmuz 2008 Salı

nefis bir blog oldu + massive attack

bloglara ayilan bayilan arkadaslarim sardi etrafimi..

blogun krali oyle olur, yok efendim bloga kendi adim mi verilirmis, yok efendim millet neler yazarmis, o kadar hit bu kadar impression fln.. bu kaygilara henuz bulasmadan tereyagindan kil ceker gibi kendi ozgun blogumu olusturdum + gururluyum.

Yazilarini sıkı takip ettiginiz hayat kackini isimli arkadasimiz benim bir numaralı kankam olur. Kendisinin detayli anlattigi uzere haftasonumuz nefise karatay gecti.
ozetle eglenmekten yorulduk..hic bitmesin istedik.. zamani saate sorarsak, guzel haftasonumuz bitti gitti..

haftasonumuzun finalini taclandiran Massive Attack konserine deyinmeden gecemeyecegim. Bu sene gittigim en kalabalik konser olmasının otesinde massive attack’in kendi fiziksel goruntusunu 2. plana itip, sahne arkasinda digital platforma yansittiklari mesajları on plana cikarmalari kral hareketti.. (bkz soldaki foto)

yani konsere gittik de adamlarin yuzunu gorebildik mi hayir, zerre goremedik, yanlarda dev ekranlar bile yoktu. Ama tum sahnenin arkasini kaplayan mesajlari takip etmek, adamlar ne giymis saci basi nasilmis gibi magazin icerikli bir seyleri takip etmekten bin kat iyiydi..

muzik dopdoluydu.. bi ara bu gercek olamaz, playback mi yapiyor ulen bunnar dedimse de ufak tefek nuanslari yakalayabilme basarisi gostererek playback yapmadiklarina kendimi ikna etmis oldum.

Konser budur
Organisyon bu kadar kalabalik beklemiyomus eminim, biralar tuvaletler falan 5 sene onceki rockncoke gibi eziyetti. Ama olsundu...

Saygilarr..

11 Temmuz 2008 Cuma

karnım agrıyor...

10 Temmuz 2008 Perşembe

midem bulanıyor..