24 Eylül 2009 Perşembe

MyBerlin

evlatlarim,

berlin'de harika zaman gecirdik.. sehre asik oldum diyebilirim.. "gel berlin'e gidelim" derseniz, gelirim, gideriz.. Mesela 16 Kasimda Morrissey konseri varmis.. hmm..

Gelin gorun ki, yapmaya calistiklarimizin onda birini yapmayi basardik. Her gun sıkısık ajandalarin pesinde kostuk, fakat talihsizlikler yakamizi birakmadi :)

son gun tight ajandalarimizin ucunu biraktik, Kreuzberg'de Admiral koprusu civarinda kugularin arasina biraktik kendimizi, gokyuzune, sogutlere daldik..

bi dakika, bi dakika-- bastan baslayalim:

Almanya gezimizin sloganı "Susan Miller'a inat!"dı. Suzan Hanım (kendileri pek unlu bir astrolog) aybasinda bu ay ikizler burcunun durumunun berbatov + fecahat oldugunu bize israrla bildirmisti. Ustelik aylık yorum kısmında 15-25 eylül arasında asla seyahat etmeyin bile yazmisti.. bİz 2 ikizler kadını (sinerjimizle onuzlar ettik) dustuk berlin yollarina, Susan Miller'a inat!

Kreuzberg'de otel oldugunu sandigimiz ama daha sonra ev oldugunu gordugumuz Das Hotel'de konakladık. Dunya sevimlisi Carsten'in konugu olduk. Kendisi cok yonlu bir insanmis :)

Kaldigimiz ev 4-5 kisinin rahatlikla yasayabilecegi buyuk ve ferah buyuk bir evdi. Yuksek tavanli falan, Cihangir evleri tadinda. Otelimizin bari da cok afilliydi.

Fakat dedim ya, kahpe kader aglarini ormustu.. Ela'cigim 2. gunde atesler icinde yatmak suretiyle agir bir gribal enfeksiyon gecirmeye basladi.. Bu gelisme bizim gece hayatimiza ciddi bir sekte vurdu.

Ama gunduzleri tam turist gibi takildik, hemen her gun, sabah 10-11 gibi yollara dokulup, aksam 22.00 gibi odamiza pestilimiz cikmis vaziyette donup bayildik. Gece uyurken tabanlarimda karincalar kimil kimil dolastilar her gece :/

Sinema Muzesini, tarihi Hayvanat Bahcesini, Bergama Muzesini, SanatSepet galerilerini, Tor'u, Muzeler bolgesini Franzosische Str.yi, PrenzlauerBergi, Mitte'yi, Oranienburger civarini, Kreuzberg'i, NeuKoln'u.. falan filan bi suru yerleri gezdik işte.

Zamanla yaristik..
Harita ve yol uzmani bendim, ve bu işten inanilmaz keyif aldigimi bilmezdim..

Berlin 'sokak sanat'larini gozlemledik, bu konuda guzel bi kaynak kitap da aldim hatta..

Her gun meshur sosisleri Wurst'u super kori sosu ile bira esliginde, citir Crossant'larini kahve ile tukettik--

Valla ben sahsen Alman erkeklerini cok begendim. Hepsi gayet boylu poslu endamli.. kafataslari guzel abicim, yuvarlak falan.. elmacik kemikleri cikik, mavi gozler, adidoz ayakkabilar... ehem neyse, guzellermis.. karsidan bakmakla yetindik elbette..

bit pazarina gitmek icin cok ugrastik, ama malesef bulamadik.. oysaki cok merak etmekteydik..

Hasılı, yuruduk babam yuruduk..
ve her gun Krombacher ictim!

cok ama cok sevdim kenti.. zaten metroydu ulasimdi olayi tamamen cozmusler faslini cok uzatmiycam.. Ve de yemyesil bi kent olmasi beni cok sasirtti.. istanbulla alakasi yok.

gezdik, gorduk, geldik
vici, bici, vidi..
mutluyuz...

yours,
funda

ps. fotolar push the tempo'da

3 yorum:

Kasım Zorlu dedi ki...

tüh be! senden "ich bin ein berliner" yazan tişört isteyecektim unuttum :)
ne güzel gezmişsin artık görüştüğümüzde bol soru yağmuruna tutarım seni

abdullah alkan dedi ki...

cok gezenin ayaana bok bulaşır der annem...
ps: ela ya çorba reca edilir oda servisi geceye akılır ela da heral de eşek dil kızmaz darılmaz...

fundamental dedi ki...

ya dogru diyosun. ciktim bi gece 1 saat dolastim da otel civarndan uzaklasamadim, ne biliyim yaa yaban ellerde.
olmadi apocum walla
kabiliyet